30 Ocak 2008 Çarşamba

Tel Aviv'e yettik, süper lige de yeteriz

Kayseri şehrine iki takım çok diyenlere direkt olarak yolladığım karedir. 1. ligdeyken UEFA'da tur atlayabilmiş hatta Atletico Madrid gibi bir deve mütevazı bir kadroyla kafa tutabilmiş bir takım "şehrin ikinci takımı" olmayı haketmemiştir. Kayseri halkı ısrarla Erciyesspor'u yalnız bırakırken iş adamları madden manen desteğini itinayla esirgerken bir avuç "Erciyessporsever" olarak bir mesajımız var:

Takla güvercini

Bunları özellikle yazacağım ki geriye baktığımda hem ders olmasını hem de bir kişiyi bile olsa bana birşey olmaz mantığından kurtarabilmeyi amaçlıyorum.

İki gün oluyor. Arkadaşımla Kayseri'deyken Yahyalı ilçesine itmeye ve gezmeye karar verdik. sabah 08.30da yola çıktık. Ağır ağır gidiyorduk. Çok sert bir viraja girdik. 20 km ile gidiyorduk. Çiseleyen yağmurun ve yerdeki çamurun da etkisiyle "20 km hızla giden" araba bir anda kilitlendi ve şarampole yuvarlandık. Yol kenarlarına set çekilmemesi nedeniyle 6 metre yükseklikten takla attık ve aşağıdaki derenin içine düştük. Kapılar sıkışmıştı. Araba bir tarafından su alıyor ama diğer camdan çıkıyordu. Yaklaşık 5 dakika bu şekilde dayandık ve köylüler kurtardılar. Arkadaşımın kafası yarılmıştı çünkü tavanın üstüne düşmüştük ve ilk önce onun tarafı dereye çarpmıştı. Bende ise ufak tefek çiziklerden ve kemiklerin şiddetli ağrısından başka bir sıkıntı yoktu. Araba ise hurda haline gelmişti.

İşin dramatik boyutu ise eğer 50 metre daha dayanıp da köprünün bariyerlerine çarpabilseydik kamu malına zarar yüzünden devletin bize dava açabilme hakkının olmasıydı. Saatte 20 km hızla giderken yağan yağmur ve yoldaki çamur yüzünden aşağı uçmak yerine köprünün bariyerlerine çarparak dursaydık devlet dava açabiliyordu. Üç merak ettiğim soru var:

1)Milletvekili o yolda kaza yapsa acaba o yol kaç ay içinde otobana çevrilirdi?

2) Devletin tamamen kendi ihmalkarlığı sayesinde olmuş bir kazada bariyere çarparsanız bunun adı nasıl kamu malına zarar vermek olur?

3)Turistik bölgelerimizin yolları neden rezalettir? Hele hele Yahyalı gibi yerli turizme hizmet eden ilerisinde ise Aladağlar Milli Parkı'nı barındıran bir ilçenin yollarının bozukluğunun mantığı nedir?

Böylesine bir kaza sadece Türkiye ve Bolivya'da olabilirdi ve ufak sıyrıklarla ve kemiklerin ağrımasıyla kurtarabildiğim için şükrediyorum.

24 Ocak 2008 Perşembe

Kalplerdesin timofte

Samsun'da meydana gelen trafik kazasında, Samsun Barosuna kayıtlı bir avukat öldü.Samsun'dan Havza yönüne giden Samsun Barosuna kayıtlı avukat Muhammet Teoman Taş'ın (29) kullandığı 55 LV 002 plakalı otomobil, Yeşilkent mevkisinde şarampole yuvarlandı.Kazada, sürücü Muhammet Teoman Taş olay yerinde öldü.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/80961%20...%201&sz=50544

Kelimeler kifayetsiz...

13 Ocak 2008 Pazar

Unutulmayanlar # 9

Alan Shearer

Çağrışımlar


Simsiyah kaderimin masmavi umudunda umudumun kaderim karşısında 1-0 öne geçtiği kare ; gecelerin 1-0 önde başladığı yerler işte. Photoshopla zorla gündüzü gece yapmış olmam skoru değiştirmeyecek.zobanın tabiriyle yaşamak bir ağaç gibi hür ve tek başına...

9 Ocak 2008 Çarşamba

Ne ararsın Tanrı ile aramda

Ne ararsın Tanrı ile aramda
Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
Hakikaten gözün yoksa haramda,
Başı açığa niye türban sorarsın
Rakı, şarap içiyorsam sana ne.
Yoksa sana bir zararım içerim.
İkimiz de gelsek kıldan köprüye
Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.
Esir iken mümkün müdür ibadet
?

Neyzen Tevfik'in şiiri idi sanırım. Din üstünden rant elde edenlere ve dini baskı kuranlara defalarca okutmak lazım.

Not: Şiirin diğer bölümünü bloga eklemedim çünkü bir iki küfür var ve o küfürleri editlesem şiirin tüm manası kaçacak.

5 Ocak 2008 Cumartesi

Sınavlar

5 gün 7 sınav. Herkese başarılar. Bir tebrik de üniversiteye. Ertesi haftayı kör koyup tek sınav koymuşlar. Öğrencilerin %90'ı şikayetçi bu durumdan. Aynı bir hakemin sarı kart gösterdiğinde futbolcu ne kadar itiraz ederse etsin kararın değişmemesi misal kabullenip çalışmak lazım.

3 Ocak 2008 Perşembe

2008'e giriş

TRT, yılbaşında geleneği bozarak Zeki Mürenle nam-ı diğer san'at güneşiyle girmedi yeni yıla. Vefanın sadece bir semtten ibaret olduğunu gösteren TRT popüler kültüre teslim olup Tarkan'ı yılların san'at güneşine tercih etti.

Bazı değerler olduğu gibi kaldığında güzel. Rating uğruna süslü püslü yaldızlara bürünen bir TRT yerine kendine has bir TRT'yi yeğlerdim, yeğlerdik. Saat 00.05'e kadar beklendikten sonra TRT'yi kapatarak derhal kendi bilgisayarımdan Zeki Müren dinlemeye başladım. Onlarca Zeki Müren şarkım var ama ilginçtir ki Tarkan'dan tek bir şarkı bile kayıtlı değil bilgisayarıma. TRT'yi şiddetle kınıyorum.

Nasıl başlarsanız öyle gider derler ya Deniz Gezmiş'in hayatını izleyerek yılın ilk saatlerini geçirdim. Taraflı tarafsız azmiyle ve inancı için ölüme gözü kapalı gidebilmesiyle herkesin saygı göstermesi gereken insan profilidir o ve bunu da ziyadesiyle haketmiştir. Zeki Müren'in ardından ölümünün 40. yılında vatansever,kemalist devrimci Deniz Gezmiş'i de andık. Şimdiki bir eli yağda bir eli balda Kemalistler'e bakıyorum birde ona. O tam bağımsız Türkiye'yi gerçek manada savunup idam masasına bile gülümseyerek ve dimdik çıkarken şimdiki fikirdaşlarımın ulu önder Atatürk'ü tabulaştırmalarına , nice Deniz Gezmişler'in katili Kenan Evren'in getirdiği oluşumu ve askeri darbeyi savunuşlarına tanıklık ettim. Öte yandan o Kürt ve Türk halklarının kardeşliğini ve bütün bir Türkiye'yi savunurken emperyalizmin istediğini yapan bazı sözde devrimcilere de yeniden tanık oldum. İlan ettikleri özgürlük savaşçılarının Amerikan kurşunu kullandığını ve savunduğu halkı önce fakirleştirip sonra da öldürdüğünü gözardı ediyorlar hatta görmezden geliyorlar. Çoğu hayatında Ankara,İstanbul ve İzmir'den çıkmamıştır ,üstelik sorsanız da doğudan Allah korusun derler. Teşekkürler hoşçakal yarın filmi ve onu izlememe vesile olan yoldaşım Rodder'e.

Ölümlerin,yaprak dökümlerinin,ihanetin ve acıların yaşandığı bir 2007'nin ardından kendi adıma güzel bir yıl geçirmek istiyorum. Geç de olsa blogu okuyanların yeni yılını kutluyorum.