31 Ağustos 2008 Pazar

S.O.S

11 ay bikinili hatunlarla reklam yaparlar nedense 1 ayda birdenbire mistik duyguları kabarır. Sahtekarlıktan mideler bulanırken ricamız ellerini dinimizden çekmeleri. Bir de Fetto nur toplarımız var ki evlere şenlik. Sevgili ateistlerin de Ramazanlarda daha da saldırganlaştığı düşünülürse 3 koldan ataklara hazır olmak icap eder. Durmak yok yola devam(!)

İddialaşmaya gelmez


6 dakika yarıda world class zorluğunda benle iddialaşan bir arkadaşımın hazin sonu. Derslerim de bu kadar iyi olsa ne var sanki.

16 Ağustos 2008 Cumartesi

Los Amantes Del Circulo Polar [ Kutup çizgisi Aşıkları]

Nereden bilebilirdim ki cnbc-e dvd kuşağında izleyeceğim bir filmin hayatımda dönüm noktası olacağını? Konu aslında çok sade.Çocukluktan beri birbirine aşık iki gencin hayatı. Lakin sinemanın büyüsü bu noktada devreye giriyor ve gerçek aşkı,tesadüflere,kırılma noktalarını,azimi, kaderi aynı anda bu filmde görüyorsunuz. Sonu ve başı aynı olan filmleri daima sevmişimdir. Şimdi kızacaklar vardır neden söyledin şeklinde lakin cidden öyle bir noktayla hikaye bağlanıyor ki bunu söylememin hiçbir önemi olmadığını ancak filmin en sonunda anlayabiliyorsunuz.

(Ç)alıntı bilgiler*:

Yönetmen
Julio Medem
Senaryo
Julio Medem
Tür
Romantik / Dram
Müzik
Alberto Iglesias
Yapim
İspanya / Fransa
Süre
112 Dk.
Oyuncular
Najwa Nimri (Ana) , Fele Martínez (Otto) , Nancho Novo (Álvaro) , Maru Valdivielso (Olga) , Peru Medem (Çocuk Otto) , Sara Valiente (Çocuk Ana) , Víctor Hugo Oliveira (Genç Otto) , Kristel Díaz (Genç Ana) , Pep Munné (Javier) , Jaroslav Bielski (Álvaro Midelman) , Rosa Morales (Sofía) , Gonzalo F. Berridi.

Amaç mı araç mı?

Hayat memat meselesi mi yoksa eğlenmemiz için Tanrı'nın bizlere bağışladığı en güzel spor mu? Uğruna annelere küfretmek, barbarca insanlara saldırmak mıdır yoksa yanyana kol kola köpüklü buz gibi bira içerek kendisine tanık olmak mıdır futbol? Spor kulüpleri tribün gruplarına rant imkanı sağladıkça şiddetin önüne geçilmesi imkansız olarak görünüyor. Ya bizdensin ya onlardansın pat küt! Fani dünyanın en funny değerlerinden birisini katledince elinize ne geçiyor ey vandal insanlar? Hayvanlar bile koklaşa koklaşa anlaşabilirken bizler neden başka hiçbir canlıda olmayan konuşmayı beceremiyoruz?

-X takımı uğruna şu kadar kavga ettim,şu kadar gözaltında yattım.

-Eşimi doğumunda yalnız bıraktım deplasmana gittim.

- Burası Çemişgezek semti her önüne gelen yürüyemez.

Aferin size!

Peki hangi görüntü daha güzel?

Darwin'i doğrulayarak birer hayvan olduğumuzu kanıtlamak istemenin alemi nedir insan olmanın keyfini yaşamak dururken? Rica ediyorum vandalizminizi yeniniz, yenemiyorsanız kendi aranızda yaşatınız masum insanlara zarar vermeyiniz.

Özlü sözler | 4

"Devletler ve ordular insan içindir,insanlar onlar için varolmaz."

Roy Keane

Pink floyd another brick in the wall eşliğinde kimin ne için varolduğuna naçizane bir bakış açısı. Değerlerimizi savunmak elbette kutsaldır ancak sistemin koyunlaştırdığı sürünün bir parçası olarak değil insan olarak bunu yapabilmeliyiz. Marx'ın kolaya kaçarak herşeyi afyon ve uyuşturma aracı olarak gördüğü ve somut çözüm üretemediği felsefesine inat yaşasın değerlerini sorgulayarak seven toplum felsefesi...

13 Ağustos 2008 Çarşamba

İncelikler yüzünden | 7

-Bana bir masal anlat baba. İçinde tüm sevdiklerim...

-Her nefeste batan enfes cam kırıkları... Bir çocuğun gözyaşlarındaki sıcaklık... Eski bir araba misali sağ şeride çekildim usulca. Aksın hayat bütün hızıyla. Dokunmasın bana bir süre.

-Peki nerede herkes bordo ceket giyerken 20 yıllık okulunun tarihinde ilk kez lacivert ceket giyen kafasını kazıtan isyankar? trafonun arkasında hocalara yakalanmayalım korkusuyla hızlı hızlı içilen sigaraların tadını özlüyorum rahat rahat günde iki paket içtiklerim yerine. Belki de o hırçın günlere özlemdendir omuzlarıma inmek üzere olan saçlarımı kestirerek eski fiziksel görüntüme kavuşma isteğim. Olan saçlara oldu.

-Psycilere herkesi herşeyi beğenmezler diye kızardım derken Infected Mushroom'a kafayı taktım şu günlerde. Yaşamla ölüm arası giden günlerde sith boyutuna geçiriyor insanı. Halbuki gothic metalciler genelde sith jedi muhabbeti yapar. Neler oluyor bünyeye şu aralar anlamıyorum.

-Sanırım uzattım üniversiteyi 7. seneye. Bu depresiflik buradan kaynaklanıyor belki. Başkalarının fabrikalarını yönetecek, muhasebesini yapacak,parasıyla uğraşacak bir insan değilim. Dünyam sayılar değil başkalarının çıkarları değil ruhu hatırlatan kelimelerdir,geçmiştir,müziktir. Aileme yıllarca yalvardım bırakayım şu okulu diye bıraktırmadılar. İnsana yapmak istemediği şeyi yaptıramazsınız. Kaydımı dondurmakla inadına devam etmek arasında çok ince bir çizgide gelip gidiyorum.Bunun adı yenilgiyi kabullenmek midir yoksa istemediğiniz birşeyi yapmadığnız için kazanmak mıdır? Bir de üniversite sloganını Gazili olmak ayrıcalıktır oalrak benimsemişler. Rezillik anlamında büyük bir ayrıcalıktır,haklılar.

-Deniz görmem lazım. Karada yaşayanlar olarak kendimizi kandırmayalım.En zenginler bile dünya turuna çıkmayı tekneleriyle denizlere,okyanuslara açılmak olarak algılıyorlar. İstanbul gibi iki gram denizin dibinde 20 milyonluk şehirler kara şehirlerinden de boğucu,en azından şahsım adına. Kaş,Side,Datça,Urla tarzı bir yer olsun bir ömür yaşarım gıkım çıkmadan.

-Fotoğraf makinam bozuk olduğu için 320xe resim ekleyemiyorum. Son baktığımda her yer İstanbul resimleriyle dolmuştu. Estetik kaygılar adına E5'in özellikle de sabah 8de fotoğrafını çekmek şart oldu gidersem. Ortaköy camisi civarı ve Büyükadası hariç bir türlü yıldızım barışamadı. Gazi konusunda çok büyük konuşmuştum başımdan atamıyorum. Acaba İstanbul'da mı yaşayacağım nedir?

-İnternette edit seçeneğini kaldırmak şart. Özellikle söyleyip söyleyip mesajını düzeltenler laf cambazlığı yapanlar için şart. Bir cümleyi gerçek hayatta ya söylersiniz ya söylemezsiniz. Sanalla gerçeği ayıran fark bu sanırım. Gerçekte söyleyip istediğinizi söylememekle bu durumu kıyaslayabilirsiniz.Daha neler!

-Mangal.Bir erkeğin kusursuz yapması gerekenlerden birisi. Hele sosyal etkinlikleri kısıtlı bir şehirde yaşıyorsanız arkadaşlarınızı bir araya toplayıp mangal yakmak gibisi var mı? Rakı da açtık mı diye devam eden cümlelere ise bir zamanlar bir ufağı sek ve tek başına deviren birisi olarak tahammül edemiyorum. Çok içmek ve anasonun kokusu ters etki yaptı sanırım.Vastikada ısrarlıydı bir arkadaşım. Kokusu yok tadı da şeker gibiydi diyordu.

-Nereden başladım şu sigaraya yeniden bilmiyorum ama iki ay bıraktığım dönemde çok mutluyumdur. Belki yarın belki yarından da yakın 1646879. bırakma girişimim olacak gibi. Canım çekti aman bir tane yakayım dediniz mi arkası geliyor hem de çok kötü.Hem sevmek hem nefret etmek böylesine bir paradoks olsa gerek.

-Şu esip geçmek nedir bir de onu anlat rüzgar.

12 Ağustos 2008 Salı

Özlü sözler | 3

"Gözden ırak olan gönülden ırak olur."

Hiçbir atasözünü boşa söylemez güzel atalarımız. Arkadaşlar açısından vefasızlığın en çoğaldığı ilişkilerde aldatmanın en çok yaşandığı dönem uzaklarda olunduğu dönem değil midir? Gerçek dostluğun,aşkın vs anlaşıldığı en güzel yer uzaklar değil midir?

11 Ağustos 2008 Pazartesi

Nerdesin?

Pop sektörü acımasız bir sektördür. Çok ciddi satış rakamları elde edebilirsiniz ancak yok olmanız da diğer müzik türlerine göre çok daha kolaydır. Çocukken çok beğendiğim Ayşen de yıllardır kayıplarda. Hatta googleda arattığınızda da izine ulaşamıyorsunuz. Sevgilim çok seksisin bir o kadar şımarıksın diye şarkı söyleyenlerin el üstünde tutulduğu güzel ülkemizde Ayşen'in çok daha kaliteli şarkılarının kıymeti bilinemedi veya kendisini kalıcı tutacak hamleleri yapamadı bilinmez ama özledik kendisini.

En başarılı remixler #1

Sun Is Shining - Bob Marley Vs. Funkstar Deluxe

Bazı şarkılar vardır ki yeniden yorumlandıklarında orijinalleri kadar güzel olurlar. Dosyamda önceliği müziğin Tanrısı olarak kabul ettiğim Bob Marley'e verdim. Onun elbette her remixi güzel olmuyor ama bu şarkısı ve Rainbow Country'nin remixleri gerçekten dinlenmeye değer. Reggae müziği çok sevenler ve Bob Marley fanatiklerinin bir kısmı bu remixlere gerçekten çok öfkeleniyor ama objektif olarak baktığınızda psy dinleyenler (Infected Mushroom tarzı) bile bu remixleri beğendiklerini söylüyorlar. Psycileri bilirsiniz çoğu remixleri beğenmezler.)

Hem orijinal şarkılarıyla hem de remixleriyle daima hatırlanacaktır Bob Marley.

Remixin sahibi Funkstar De Luxe'ün sitesine baktığımızda bu remixin başarısını anlayabiliriz:

Funkstar De Luxe (Martin Ottesen) became world famous for his remix of Bob Marley's Sun Is Shining. The remix sold more than one million copies and won several awards including a World Music Award for the 'Best-Selling Reggae Single of 2000'. Besides releasing two albums resulting in several gold plates Funkstar De Luxe has been touring most of the world performing as a DJ and musician. With a characteristic touch in his remixes and original songs Funkstar De Luxe's influence on electronic dance music is significant. With the album No Man's Planet Funkstar De Luxe continues to push back boundaries of creating and performing electronic music

7 Ağustos 2008 Perşembe

Kayserispor'da logo rezaleti

Kayserispor’da 09 Temmuz 2004 tarihinde isim değişikliği yapıldığı tarihten bu yana hâla logo belirli bir kalıba oturtulmuş değil..
Kayserispor’un resmi internet sitesinde yeralan fotoğraflarda da değişik logoların bulunduğu gözden kaçmıyor.. Resmi internet sitesinin girişinde dahi futbolcuların göğüslerindeki arma ile topun içerisine yerleştirilmiş olan arma farklı.. Hatta site içerisinde bulunan “Ürünlerimiz” bölümündeki ürünler üzerindeki logolar da değişik !..

Özellikle 2004 tarihindeki isim değişikliği sonrasında geçmişini daha önemlisi kuruluş yılı olan 1966 yılını Kayseri Erciyesspor’a vermek zorunda olan Kayserispor’un hâla 1966 yılını kendi amblemi üzerinde kullanıyor olması da kulüp yönetiminin bu konuya ne denli özen gösterdiğinin belgesi !..

Tepki var..

Halbuki, binlerce taraftarı ile son sezonlarda adeta şaha kalkan, geçen sezon da Fortis Türkiye Kupası’nı kazanarak tarih yazan, bu sezon hem Türkiye Süper Kupası hem de UEFA Kupası maçları oynayacak olan Kayserispor, kulübün en ciddi işini sağlam yapmalıydı.. Lakin bugüne kadar sürekli olarak kısır çekişmeler yaşayan, adeta Genel Menajer Süleyman Hurma’nın ağzından çıkacak kelimelere bakan Kayserispor yönetiminin, kulüp logosu konusunda net bir karar alamamış olması “ayıp” olarak nitelendirildi.. Şanlı bir geçmişi bulunan takımın bu denli vurdumduymazlık içerisinde bulunması tepki çekiyor !..

Tüzüğe uyulmuyor !

Her fırsatta Kayseri halkından Kayserispor camiasından maddi ve manevi destek isteyen Kayserispor Kulübü’nün bu denli ciddi bir durumda umarsızca davranması Kayserispor taraftarının da dikkatinden kaçmıyor. 2004 yılında gerçekleştirilen olağanüstü genel kurul sonrasında Kayseri Erciyesspor’un kuruluş tarihini ve geçmişini resmi olarak kabul eden Sarı-Kırmızılı takımın, tüzük gereği belirlenen renk ve ambleminden uzak hareket ediyor olması sarı-kırmızılı camiada hiç de hoş karşılanmıyor..

İşte fotoğrafta Kayserispor’un kullandığı 3 logo var.. İkisinde 1966 rakamlarına yer verilmiş ama bu gerçeği yansıtmıyor. Renklerin paylaşımı da oldukça ilginç.. Renklerin ve yazı karakterlerindeki farklılığın hemen göze çarpıyor.. UEFA Kupası 1. Tur maçına çıkmaya hazırlanan Kayserispor’a bu tablo hiç yakışmıyor.

demiş Milliyet. Sizce de her seferinde mazisiyle övünen bir takımın hatta UEFA Kupası'nda mücadele edecek bir takımın bir logosu olması gerekmez mi? Erciyesspor'a ve sağa sola sataşmaktan her seferinde Topuz'u ve Gökhan'ı satmayacağız demekten vakitleri kalmamıştır logo tasarlamaya.

Tabi bizlere de malzeme çıktı.Buyrun.

1. lig takımının Türkiye Kupası hedefi


Hepimizin kapanacak gözüyle baktığı biricik takımımız resmen yokluklar içinde önce varımız yoğumuz İlhan Özbay'ı geri getirdi. Ondan sonra eski Kayserili futbolcu Evren Turhan'ı transfer edip Sergei Die'nin tavsiyeleriyle Ankaragücü'nün de peşinde koşup yabancı kontenjanına takıldığı için alamadığı Bikoko ve Kamerun U-21 oyuncusu John Enjoc'u transfer ettik. Beşiktaş'tan yapılan Kenan Özer transferiyle hepimiz daha da umutlandık. Genellikle de alt liglerden alınan gelecek vaad eden genç futbolcularla kadromuz güçlendirildi. Takımın tek sorunu kale gibi görünmekle beraber üç hazırlık maçında gol yüzü bile görmedik ki rakiplerden birisi 3-0'la geçtiğimiz Sakaryaspordu.

1. ligde kimler olsun kimlere hırs dolusun deseler elbette hiç tartışmasız Kayserispor derim en başta. Erciyessporlu futbolcular dahil hepimizi gözyaşları içinde bırakarak takımımızın bütün rakiplerine(Samsun,Denizli,Antep,Manisa) üstüste maçları kaybetmişler her ne hikmetse bizle yaptıkları derbi maçını kazanmışlardı. Mehmet Topuz'un abartılı gol sevinci ve tribünlere el kol hareketleri, Cenk ve Djalovic'i tahrik ederek kırmızı kart gördürerek maçtan sonra hedefimz UEFA diyişleri akıllardadır. Yetmezmiş gibi biricik Süleyman Hurmalar'ı geçen sene Türkiye Kupası finalinde Beşiktaş'a başarılar dilemişti. (Erciyesspor yönetimi ise bir insanlık dersi vererek Türkiye Kupasında Gençlerbirliği karşısında Kayserispor'a başarılar dileriz pankartını Kayseri meydanına astırmıştı.) Son haftaların siyah takım elbiseli adamlarıyla soyunma odalarıyla meşhur onlarca takımı lig düşürmüş Rizespor da ikinci sırayı alır ve şükürler olsun kaçınılmaz sona ulaşarak yanımıza geldiler lig düşerek. Ege dayanışmasıyla Denizlispor'la 1-1 berabere kalarak ligde kalan Manisaspor kin tutmasam da lig düştü ve yanımızdalar.

Verilmeyen penaltıyla Türkiye Kupamız elimizden alınmıştı.Tek unutmayanı taraftar zannederdim. Yöneticilerimizin şu açıklaması o maçın hala unutulmadığını ve hedefin açık seçik Türkiye Kupası olduğunu mütevazı bir şekilde gösteriyor
:

Kulüp Basın Sözcüsü Kadir Uslu yaptığı açıklamada, Nevşehir Göreme’de 3. etap kamp çalışmalarını sürdüren takımın, yeni sezonda takımın hedefleri arasında yer alan Türkiye Kupası’nda iddialı olduğunu söyledi. Nevşehir kampında katılacakları turnuvada bazı Süper Lig takımlarının kendilerinde çekindiğini belirten Uslu, “ Nevşehir kampında bir turnuva oynayacak. O turnuvadaki fikstürde daha önce ismi geçen takımlardan 1–2 tanesi süper lig takımları idi. Ancak takımlar sezona kötü sonuçlarla başlamak istemedikleri için hazırlık maçı dahi olsa Erciyesspor’un Kızılcahamam kampında göstermiş olduğu performans ve turnuvada aldığı bir kupa o takımların bizimle oynama fikirlerini değiştirdi. Dolaylısıyla buda şunu gösteriyor ki Erciyesspor yeni sezona çok güçlü bir kadro ile başlıyor. Hazırlık maçlarından itibaren takım iyi form tutmaya başladı. Tabi bizim asıl hedefimiz Süper Lige çıkmak. İnşallah bu şehirde yeni stadyumu iki tane Süper Lig takımıyla şereflendirmek, o seyirciyi orda her hafta bir Süper Lig takımını seyrettirmek amacıyla yola çıktık. Ama bunun yanında biliyorsunuz geçen yıl UEFA Kupasına Türkiye Kupası’ndan gitmiştik. İkinci hedefimizde olarak bu yıl o Türkiye Kupası’nda Erciyesspor’un iddialı olduğunu söyleyebiliriz.” dedi.

Modern futbolda biraz düşük ihtimal ama bakarsınız Ankaragücü misal biz de Türkiye Kupamız'a kavuşuruz.

5 Ağustos 2008 Salı

Erkekler neden hızlı araba kullanır?

Geçenlerde internette ibre ararken 2006 yılına ait ilginç bir araştırma buldum:


İngiltere'de hazırlanan bir anket, hız tutkunu gençlerin yüzde 75'inin yanındaki koltukta oturan sevgili veya arkadaşını etkilemek için bunu yaptığını gösteriyor.

Araştırmayı yapan İngiliz Hükümeti'ne bağlı trafik kontrol grubundan bir yetkili, "Gençler hız yaparak hayatlarını tehlikeye attıklarını umursamıyor bile. Tam tersine aşırı hızdan yakalanıp ceza yemek onlar için bir prestij gibi görülüyor. Arkadaşlarına anlatarak hava atacakları bir gurur kaynağı olduğunu düşünüyorlar" dedi.

-Bilim her zaman gerçekçiliğiyle övünse de sosyal konularda daima sınıfta kalmıştır. Hızlı araba sürmek kimileri için arkadaşlarına ve sevgililerine hava atmaktan ibaretken kimileri için bir yaşam tarzıdır. 20 km hızla giderken kaza yaparak 6 metre yükseklikteki köprüden tepetaklak uçmuş biri olarak( efendim memnun olmadığınız yol varsa itinayla uçulur çünkü işe yarıyor devlet eli mahkum yolu yeniliyor(!)) suçu hız yapmakta değil yollarda buluyorum. Devletimizin ve polislerimizin de çok yanlış politikaları var bu konuda:

1) Yasaklar daima çekicidir ve insanlar yasakları delmeye uğraşır,hele Türk insanı. Bırakınız hız yapmayı polislerimiz cam filmi yaptıran jant taktıran arabasını yere yaklaştıran insanlara bile ceza kesiyor.

2) İnsanların hızlı araç kullanmasını engellemek adına devletin kontrolünde legal yarış pistleri açılabilir. Bu pistler sadece drag yarışlarında kullanılmak üzere değil siyah tampon üstü doğan görünümlü şahin sahibi gençlerimizden Ferrarisi olanlara kadar açık tutulmalı ama araçlar motor hacimlerine göre pistin değişik alanlarında toplanarak kategorize edilmelidir. Masraflı olur demeyiniz,her sene yenilenen yollarımız bir sene geç yenilense kimse birşey kaybetmez. Kaldı ki hız tutkusunu tatmin etmiş insanlar sayesinde belki de trafik kazaları azalır.

3) Hız limitleri yeniden düzenlenmelidir. Misal Kayseri-Ankara yolu çift gidiş dönüş olmasına ve neredeyse dümdüz olmasına rağmen hız limiti 90da kalıyor. Yahut 4 şeritli Eskişehir yolu. Dümdüz ve çift şeritli yollarda hız limiti 120'ye çıkartılmalı, şehir içindeki çok şeritli yollarda ise trafik yoğunluğunu azaldığı akşam saatlerinde hız limiti 120'ye çıkartılmalıdır. Mevzusu geçen Ankara-Eskişehir yolunun en sol şeridinde gece saatlerinde 160 km hızla rahatlıkla seyahat edebildiğiniz gibi yavaş gittiğiniz için korna seslerine maruz bile kalabilirsiniz.

4)Bu gidişle devletin bu 3 öneriyi dikkate almasına gerek kalmayacak çünkü uçuk benzin fiyatları insanları frenletiyor. Yarın bir gün benzin fiyatı 5 ytl olursa hükümetimiz bu tarz bir açıklama yaparsa şaşırmayınız. Teşvik amaçlı elektrik zammı açıklamasından sonra her türlü açıklama meşrulaşmıştır(!)

-Bu konu aynı sigara yasağı gibi. Yasaklarla insanların isteklerini bastırdıkça daha da ters tepiyor. İnternette yakaladığım şu foto sanırım bu konuda kısmen bile olsa doğruluk payım olduğunu kanıtlıyor:

Not: Siz siz olunuz sevgiliniz, arkadaşlarınız ve sevdikleriniz yanındayken hız yapmayınız. Sonuçta sadece kendi canınızdan sorumlu olmuyorsunuz. Aynı durum kalabalık yollarda hız yaparken de geçerlidir. Yazının da hıza teşvik etmek gibi bir kaygısı yoktur. 3 saatlik yolu her hafta en az 5 saatte gitmek zorunda kalan bir bireyin isyanından ibarettir.


İlginç bir tepki


Argoda geçen "geri vites yapmak" tabirinin siyasete uyarlanacağını 40 yıl düşünsem aklımın ucundan bile geçiremezdim.

İncelikler yüzünden | 6

-Hiçbir zaman kola içip bırlayanlardan olmadım ancak güzelim Niğde Gazozu'nu içerken bile ciyaklatan mide bir süreliğine sahalardan uzak kalacağını ilan etti. Kahverengi tombul Efes şişeleri gözüme hiç bu kadar güzel görünmemişti ama mayalı içkilerin mideyle kardeşçe ilişkisi düşünülürse Ramazan öncesi sadece tek bir stok hakkımın kaldığı açıkça görülüyor.

-3 haftadır temizleyeceğim dediğim evi en sonunda temizledim. Bir arada kardeşçe yaşam teklifime olumsuz yanıt veren örümceğe,böceğe ve bütün sivrisineklere teşekkürü bir borç bilirim.

-Ders çalışma konusunda müthiş isteksizim. Pusuda bekleyen üniversiteyi 7. seneye uzatma hadisesi köşeye kötü sıkıştırdı. Sorumlu olduğum başta kendim olmak üzere bütün çevremi sevindirmek zorundayım. Hiçkimseyi hiçbirşeyi umursamadığım yalnızlar rıhtımının yosun tutan gözlü müdavimi olduğum günlerdeki gibi de herşeyden kaçma lüksüm yok. 22 senede almadığım sorumluluk son 4 ayımda omuzlarıma yüklendi. Fani dünya tadını çıkar felsefesinin iflas ettiği günler. Alter me-me and myself şarkısını dinleyerek gidip gelen paranoyak dünyamda geçmişle geleceği bağlıyorum güya. Alttan tonlarca dersten kurtarabildiğimize artık. 2. Balkan Savaşlarında Edirne ve Kırklareli'ni geri alabilen Osmanlı misal bu yazokulu 7. seneye uzatmamak yani yıkılmamak için son çarem.

-11 Ağustos'ta başlayan finaller münasebetiyle 10 Ağustos'ta takımımın Nevşehir'deki hazırlık maçlarını kaçırıyorum. Sadece Erciyesspor'u tutan bir avuç insan olarak hayatımızda ilk defa "grup olarak" bir organizasyon yapıyoruz ve aralarında yokum. Gyepesto'nun nefis yazısındaki gibi bir hadiseye tembelliğim yüzünden her yıl müdavimi olduğum yazokulu mani oldu.

-İnsanın sevdiği yanında olsun cehennem bile cennete dönüşür derlerdi de inanmazdım. Peki ya ondan uzaktayken cennetin cehenneme dönüşebileceğini niye demediniz? Bardağın neresi dolu neresi boş kestirmek güç. En güzeli tamamını dolu gibi hayal etmek sanırım. Yaz sıcağında yapılan binlerce kilometre 13 Ağustos'ta son buluyor en azından.

-Osmanlıca öğrenmeye kalkan bünye gitarı ve tangoyu da öğrenmek istiyor. Bir yandan da Dostoyevski'yi okumaya devam etmek istiyorum. Kopya çekmeyen dürüst öğrenci olmanın bedeli midir bu yazokulları? 0.4 puan için hocalar bizim gibileri bırakırken vicdanınız nasıl rahat oluyor kendi zekasına güvenemeyen kopya çeken yüce insanlar?

-Güneşten rengi atmış tshirtler,bağcığı bağlanmayan binlerce kilometre görmüş spor ayakkabılarım, tozlanmış gözlüklerimle pembe tshirt giyen buram buram parfüm sıkan altında arabasıyla okula gidip gelen erkeklerin, sabahın 6sında üşenmeden kalkıp makyaj yapan okula değil mankenlik ajansına gelen kızların tuhaf bakışlarına maruz kalıyorum. Onlar mı tuhaf ben mi? Parfümlerinizden burun direkleri kırılmasın başka ihsan etmez. Parfüm bu hoş kokmak için azıcık sıkılır, burun direklerimizi düşünmüyorsanız ozon tabakasını düşünün hiç olmazsa. Hoş sular kesildiğinde bile makyajından jölesinden ödün vermeyen bir kitleden söz ediyoruz. Erdener abi modu vol. 466598...

4 Ağustos 2008 Pazartesi

Cüneyt Arkın da kapitalizme teslim oldu

Bırrrr! Çocukluk idollerimden birini daha yıkan kapitalizmin ilginç seslerinden bir tanesi...

Tercih meselesi

Kombine satışları bir takımın önemli gelir kalemlerindendir. Taraftarlar içinse ne kadar çok satılırsa o kadar çok övünme aracıdır. Kayseri şehri ise bu konuda daima sınıfta kalmıştır.Bu sene durum Erciyesspor lehine:

Kayseri Erciyesspor kombine haberi: Erciyesspor bin 500 kombine biletten bin adedini satmaya başardı. Erciyesspor kombine biletlerden yaklaşık 500 bin YTL gelir elde etti.

Bu sezon 500 adet kapalı, 1000 adet ise açık tribün kombine bileti bastıran Kayseri Erciyesspor bir hafta içerisinde 1000 adet kombine satışı gerçekleştirdi. 750 YTL’den satışa çıkarılan 500 adet kapalı kombine biletin 400’ünü satmayı başaran Kayseri Erciyesspor açık tribünde ise 600 adet kombine bilet sattı.

Bu sezon satışa çıkardığı bin 500 adet kombine den 1000 adedini satmayı başaran Kayseri Erciyesspor desteklerle birlikte kasasına yaklaşık 500 bin YTL koydu.

Erciyesspor Kombine fiyatları: Uslu, açık tribün kombine bilet fiyatının 100 YTL, kapalı tribün alt sıra kombine bilet fiyatının 500 YTL, VİP kombine bilet fiyatının ise 750 YTL.

Çok kısa sürede(iki hafta) 1000 kombine satmamız çok güzel oldu. Yönetim de kulüp de bu durumdan oldukça memnun. Umarım daha fazla kombine basılır ve satabiliriz. 500 milyar gibi küçük bir paranın bile Erciyesspor'a katkıları çok büyükken kombine satışlarına çok daha fazla önem verilmelidir.

Kayserispor kombine haberi:
Yeni sezona flaş trasferlerle girecek olan Kayserispor şu ana kadar kombine satışında büyük hüsrana uğradı. Kombinelerin 50 ve 200 YTL gibi fiyatlarla satışa sunulmasına karşın Kayserililer takımlarına ilgi göstermedi ve sadece 3 bin 300 kombine satılabildi.

Kayserispor'un resmi internet sitesinde yapılan duyuruya göre, sarı-kırmızılı kulüp 600 adet VIP, bin 200 adet maraton ve bin 500 adet kale arkası kombine bilet sattı.
Duyuruda, 5 bin YTL tutarında kombine bilet alan Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak'a teşekkür edildi.* Öte yandan, ligin ikinci haftasında Kayseri'de oynanacak Kayserispor-Galatasaray maçının bilet fiyatları da belirlendi. Taraftarlar, kale arkası tribün bileti için 25 YTL, maraton için ise 50 YTL ödeyecek.

*5 bin ytl=100 kombine. Net satışları 3200. Üstelik de aylardır taraftarların ilgisine sunulmuş durumdalar. Dünya'nın yardım kampanyasına alın destek çıkın çağrılarına rağmen satabildikleri kobine bu kadar. GS maçına ve diğer maçlara taraftar kobine alsın diye hususi olarak astronomik fiyatlar belirleseler de 3200 adette kaldılar.

Sağa sola çirkefçe çaldıran para için her türlü katekulleye girişenlerin gerçek yüzünü görmeye başlayan halkımız iki takımdan birini seçmek zorunda kaldığında hangisini seçeceğinin sinyallerini yavaş yavaş vermeye başlamıştır. Hayırlı olsun.

Anket


İlk kez bir anket denemesi. Futbola eskisi kadar yer vermesem de kafamı kurcalayan soru ve ihtimaller zinciri...

Blogsal eleştiri

Bloglar aslında kişiseldir ve sadece bizlerin duygu ve düşüncelerini yansıtmaktan ibaret bir misyonu vardır.Ntvspor veya bilumum spor sitesinden kopyala yapıştır yapıp 3 yazı bir fotomodel resmi koymak dikkat çekmek ve işin kolayına kaçmak değildir de nedir peki?Bu blogların popüler olup el emeği göz nuruyla yazılan blogların geri planda oluşunu üzülerek gözlemliyorum. Ülkemizde her alanda olduğu gibi gösterişli değerlerin öne çıkıp mütevazılığın geri plana itilişi blog alanında da açıkça görülüyor. Beğenmezsen sağ üst köşede çarpı işareti var klişesinin suratımızda patlama ihtimaline karşılık yazıyı kısa tutuyorum.

Not: Bizim kafasına esti mi güncellenen ortaya karışık yazılar yüklenen kıytırık bloga da sallayabilirsiniz gönül rahatlığıyla. Popülarite kaygısı gütmediğimi blogu takip edenler (varsa) bilirler ki özellikle de rencide etmemek adına isim vermemeyi yeğledim. Kendine has blogların çoğalması için zaman zaman bu tarz üstü kapalı çıkışların yapılması gerekliliğini düşünüyorum.

BMW M3 vs Murat 124














-Anne, yıllık 16 milyar vergisi olan BMW M3'e üstelik de ben yaşta binen tiplere gıcığım.

-Parası olan biner. Hem paramız olsa sana alsak binmez misin?

-Bana lüks kaçar. Hacı Murat kafidir.

Yıllardır bitmek bilmeyen araba isteğimde son nokta. Harçlığımın %90'ını belediye otobüslerine+ şehirlerarası otobüslere kaptırmama ihtimalini sevdirten ihtimaldir kendileri. Murat 124 diyip geçmeyiniz BMW'de 300 km hızla yaşayacağınız hazzı 90 km hızla yaşatmayı garanti eden nadide bir sanat eseridir o.

En iğrenç reklam

"Ameliyat kaçınılmazsa zevk almaya bakın."

İsmi lazım olmayan çok güzide bir hastanenin etiklik kavramını zorlayan reklamı oluyor kendileri. Nuri Alço hastane mi açtı sorusu ister istemez akla geliyor.

Soygun

Kayseri-Ankara 10 ytl Ankara-Kayseri 20 ytl gibi ilginç bir uygulamanın ardından bütün güzide firmalarımız bilet fiyatlarını 25 ytlye çekti. Durmak yok soymaya devam.

Can alıcı şarkılar # 3

Zeki Müren- Sus Kalbim Sus

Sus kalbim sus artık.anlatma ne olur
O aşktan geriye göz yaşı kaldı
Sus kalbim sus artık.anlatma ne olur
O aşktan geriye pişmanlık kaldı

Okadar da masum ..mazlum değilmiş
Mutluluk vadetti .hüsran bıraktı
Hiç kimse böyle bir..zulmü yaşamadı
Ateşlerde yaktı.bir kül bıraktı

Bilmem ki ne yaptım.ne yaptım ben ona
Hangi vefasızlığı yaşattım ona
Bir sevgi istedi.canımdan can verdim
Fırlatıp atıldım.dert deryasına


Gururum incindi.incindi yüreğim
Hayatım mahvoldu yok pahasına
sus kalbim sus artık.anlatma ne olur
sığınıp yaşıyamam hep anısına

3 Ağustos 2008 Pazar

Özlü sözler | 2

"Save a horse,ride a cowboy"

Bu özlü(!) sözle ne kastediliyor acaba :S