26 Eylül 2007 Çarşamba

Dedeler unutulmaz, benimki asla...


Rahmetli dedemin ölüşü geldi aklıma derslerle boğuşurken.(25.06.2003te vefat etti.)Kayseri'nin ilk ziraat mühendislerinden zambakçı mühendis hacı emmi mavi gözleriyle gülümsediği zaman ne kadar yakışıklı bir gençliği gerisinde bıraktığını gösteren sevimli yüzü daha dün gibi yüzümde.Eski topraktı o.-15 +40 dinlemez çok sevdiği köyüne gider ya kurtların ya kendisinin açtığı yollardan ilerler şahane yaptığı bulgur pilavının yanına yaptığı ayranını içer bulaşığını yıkar çayını demlerdi.Can dostu Salih amcayla koyucasından bir sohbete giriştikleri sırada liseyi kırmış deli torunu onun açtığı karlı yoldan elinde çantasıyla çıkagelirdi.Gene mi arabasız geldin dede derdim.Ama yollar kapalı olurdu kardan.Açık bile olsa boşa ata ata giderdi emektar kartalıyla.Ona çekmiştim galiba bir kase portakal reçelini portakal peltesi sandığı gün anneme tepkisi pek tatlı olmuş yahu olmuştu.80 yaşında herhangi bir insanı kalp krizinden şeker komasından öldürürdü bir kase portakal reçeli..Bir kilo helvayı gençliğimde 15 dakikada yerdim diye hayıflanırdı.Şimdi kaç dakikada yiyorsun dede dediğimde sorma yahu 20 25 dakikamı alıyor yahu olurdu cevabı.Bir öğünde bir bütün ekmeği bitirmeyi senden öğrendim dede.Yalnızlığa karşı yıkılmamayı da.. Dur nedir durak nedir bilmezdi.Öğlenleri cevizin altında uyuklardı.Her cumaya istisnasız giderdi.Beni çalıştırdığı din dersinden 3 bile almış olsam o yaşta çat pat İngilizce öğretmiştim.Yaşlı kurt yavaş yavaş hastalanıyordu ama.Gene de düzenli köyüne gidiyor geliyordu.ÖSS dönemim yaklaştığında iyice ağırlaşmıştı.Ağırlaşmış haliyle bile ölümün ona yaklaşmayacağı izlenimi veriyordu.Sınava girmiştim nere gelir ortak demişti.Bir daha girerim gazi geliyor birtek demiştim(sonraları gaziye girecektim onun ölüm acısını kaldıramadığım için bir daha girmedim sınava) Ve belki de son konuşmamız olmuştu.Bu soruyu sorduğumda onun kanser olduğundan haberim yoktu, kendisi de bilmiyordu.Ölümünün son haftası çok sevdiği Kayserisinde bütün dostlarıyla muhabbet etmiş emektarını içli dışlı yıkatmış akşam ise tadını asla unutamadığım peynirli yaptırmıştı.Ertesi gün yatağa düşmüştü.Ölüyorum diye bağırdığında biraz pimpirikli olduğunu bilen anneannem bişeyin yoktur dediğinde ben için için ağlıyordum.Hastaneye kaldırıldı.Vefat etmişti.O artık yoktu.Bütün Kayseride onun ölüm anonsu yapılıyordu.Ben dedemi Kayseri ise onu Kayseri yapan büyüklerinden birini kaybetmişti.Sayısını unuttuğum kadar araba,7 belediye otobüsü ve çelenkler gelmişti.Çok sevdiği zambakları ise etrafı kokutuyordu.Onun tabutu başında bekliyordum.Bir an benle konuştuğunu hissettim.Ortak burası çok sıcak diyordu.Tabutunu sırtladım.Hayatımın en ağır yürüyüşüydü bu.Tuttuğum kısımı mezarı defnedileceği yere kadar hiç bırakmadım.Tavlusunun hafif meltemi onca sıcağa rağmen son kez senin için esiyordu.Normalde kasıp kavuran rüzgar bile ağlıyordu... Herkes bağ bozulur dedi.Senin bıraktığın gibi herşey.İçin rahat olsun.Yalnız bir özür borcum var.Kız gibi ağladım bu yazıyı yazarken affet beni. Mekanın cennet olsun

1 yorum:

Deli Karpuz Yerim dedi ki...

Okuyamadım artık sonlarını..Bu kadar dolu dolu yaşamak,bu kadar ayrıntısıyla hatırlamak herşeyi ne kadar güzel.. Ruhu şad olsun