29 Mart 2009 Pazar

İnternetten 2009 yerel seçimlerini takip etmek için

Televizyonu olmayan yahut yurtdışından seçimleri takip etmek isteyenler için en tivi em es en bi si güzel bir site hazırlamış yalnız akp,mhp,chp,dtp'yi paylaşıp tr geneli bölümünde mecliste bulunan dsp,ödp ve bağımsızları paylaşmaması kötü olmuş:

http://secim2009.ntvmsnbc.com/default.htm

19 Mart 2009 Perşembe

Facebook trendi:Kalp testi ve biz

berk:
yeşil kalpli çıktık la ikimiz de
[b]YaFeS[/b]:
o neyse
[b]YaFeS[/b]:
birinde gördüm bende yapim be ya dedim
berk:
ben de
[b]YaFeS[/b]:
yeşil cıktı
berk:
en çok güvendiğiniz kime kendim dedim
berk:
dost canlısısınız diyor
berk:
nasıl işse
[b]YaFeS[/b]:
aynen
[b]YaFeS[/b]:

[b]YaFeS[/b]:
dava acıcam faceboka
berk:
kara kalpliyiz olm biz
[b]YaFeS[/b]:
kalp yok aq
[b]YaFeS[/b]:
yazmasını bekliyodum
[b]YaFeS[/b]:
yeşil yazdı
[b]YaFeS[/b]:

berk:
orda öyle olur dayıcım.çiçek gibi manitaları tavlamak adına hazırlanmış bi test
berk:
ay şekeeeriiim ne kalpsizseeeiiieeen dedirttirmezler biz dengezislere
[b]YaFeS[/b]:

berk:
belki mücahitliktendir dayıcım
[b]YaFeS[/b]:
mücahit erbakan dayı

18 Mart 2009 Çarşamba

18 Mart 1915-18 Mart 2009

Klasik milli duyguları körükleyen bir yazı yazmayacağım. İkinci memleketimdir orası. Ne yazsam anlamsız geliyor çünkü o savaşı o şerefli direnişi anlatmaya hiçbir kelime yetmez yetemez.

Şehitlere kelle diyen bir ucube Çanakkale'de şehit kanı üstünden siyaset yapacakmış yarın. Giden Çanakkaleli olamaz nazarımda. Şehit kanı üzerinden siyaset yapılsın diye ölmedi 250000 can!

18 Mart'ta kanımızla geçirmedik,2007'de parayla geçmek istediler. Kaz Dağları'nı satmadık Amerika'ya.Çanakkale geçilmez,geçilemeyecektir de!

Nur içinde yatın şehitlerimiz. Selam olsun soyadımı aldığım 18 Mart 1915'e. Her 18 Mart daha da zorlaşıyor. Ne olur affedin bizi. Ne olur!

15 Mart 2009 Pazar

İncelikler yüzünden | 13 (Doğayla Özdeşleşmek)

-Başlığı görenler gene melankolik yazacak diyorlardır ama değil. Sevecen doğayla bütünleşmiş hümanist bir yaratığım aslında. Bu sefer melankoliyi fazla kaçırdık galiba. Gayet keyifli olunabiliyormuş bazı şeyleri en uç noktaya kadar yaşadıktan sonra.

-Fotoğraftaki sevimli yaratık doğadaki halim oluyor. Karnı acıktığı halde doyurmaya üşenen,çiftleşme dönemi haricinde ağaçtan inmeyen bu hayvanımızın adı tahmin edileceği üzere miskin olarak geçiyor dilimizde. Ecnebiler sloth diyor ama Latin ecnebiler ne diyor siz bulun artık. "Üşeniyorum." Üşenmek...

-6 senedir odamdaki dandik elektrik tesisatını görmezden gelmişim. Tasarruf ampülü takayım, doğalgaz şofbeninden elektrik şofbenine geçtik diye düşündüm çünkü malum "ampül" bu ülkenin en kıymetli(!) unsuru olduğu için habire elektriğe zam geliyor. O sırada tesisat başıma bela oldu. Büyük bir törenle 6 senedir ertelediğim 2 dakikalık işi yarın yapmayı "düşünüyorum." Bugünün işini yarına bırak,belki yapmaktan kurtulursun.

-Miskinlerin 6. hissi çok güçlüdür çünkü ancak ayağa kalkmaya değecek işler için çaba gösterdiklerinden rahatlarını bozmak istemezler. Bu derin bir o kadar ulvi düşüncenin içerisinde iddaa oynayım diye düşündüm cumartesi gecesi. İçimdeki miskin içgüdüsü bak para kazanamadığın gibi kaybedersin feci dedi. Ulvi sesin haram demesiyle iyi yahu tamam dedim. Oynayacağım maçlar 13.30da başlıyordu. Sırf 13.30dan evvel uyanırsam oynarım düşüncesi yüzünden güne 13.30da oynamak zorunda kaldım. Nitekim 2.05 oranıyla beni benden alan Eskişehir maçı 2-1 kaybetti. Takımım küçümseyen iddaa bana danışsa bizim takımın beraberliğine 4 küsür galibiyetine 7.5 vermesine engel olurdum. Yahu takım deplasmanda kimlik değiştiriyor herkese aslan kesiliyor, hiç verilir mi o oran.Neyse... Miskin içgüdüsüne ulviyet de eklenince param cebime kaldı.

- Yafes:Çay içiyorum ya yanında çekirdek de var.

Roy: Canım çekti. Ben de demleyim. Yanına da mısır patlatırım. Oh çiçek!

(Aradan iki dakika geçer)

Roy: Çay da iki saatte demlenmez şimdi. Çay mı kahve mi yapayım?

Yafes: Kahve.

Roy: Tamam.

-Günlük işlerde bu kadar üşengeç bir insan olay farklı cafelere ve şehirlere gitmeye gelince hareketleniyor. Rize yaylalarının en tepelerindeyken bir anda Ankara2ya canı sıkıldı mı Kayseri'de sonra başka yerlerde olabiliyor. Günübirlik Abant gezi organizasyonu var. Fotoğraf makinam bozuk cep telefonları Allah'a emanet. Kardeşim VGA kamerasın anladık da bari bilgisayara bağlan. Telefon firması da üşengeç galiba. Kim uğraşacak buna usb girişi yapmaya demişler üretirken.Olsun radyoyu kulağa takıp modifiyeli Hacı Murat zerafetiyle spor diye hızlı ve tempolu yürüyüşü yaparken gayet etkili.

-70 trilyonluk stadın bize verilmeyişi... Hep bir yanımız yıkık.Hep bir yanımız mağdur. 77 yıllık olan biziz kuzum. İsim değişikliğiyle süper lige çıkabilen renklerini Galatasaray'dan alan özenti ve her yerinden buram buram sunilik fışkıran yapay bir takıma niye hakkımızı veriyoruz ki? 1500 kişilik paf sahasında(stad demiyorum) düşmeme mücadelesi vermek.Galiba Erciyessporluluk bu. Doğada miskin olarak anılıyor olabilirim ama 70 trilyonluk bir stadın yanındaki 1500 kişilik paf sahasına sığamayıp ağaçtan maç izlemek de olmuyor yahu. Sonra da 66'da kurulan hatta daha yeni tarihte kurulan Anadolu takımları heyt höyt sizin maziniz ne, ağaç tepelerinden maç izleyenler sizi gidi diye başlıyor. 30 Ağustos 2007'de tam da Zafer Bayramı'nda emperyalist ve işgalci ülkelerden sevgili(!) İsrail'in şampiyonu Tel Aviv'i hem de dandik bir 2. lig A(hayır efendim Bank Asya 1. ligi demeyeceğim!) sahadan silerek biz buyuz dedik aslında. Zavallı Atletico Madrid. Bizi 4-0 yendikleri maçta bile futbolcularının dizi titriyordu.

-Atacaktın o golleri Victor Agali. Erciyesspor'dan Kanserspor'a dönüşmeye başladığımız günlerin habercisi uydurma sloganım. Şimdilerde Giresunspor'a kendi sahasında yenilen, Karşıyaka'dan İzmir'de puan alan dengesiz camia.

-Seçim... Komedi... Yahu biriniz çıkıp Ankara'ya şunu şunu yapacağım desin. Ankara Gökçek'ten
kurtulacak, Pkk ile işbirliği yapanlara oy vermeyin ve ya herro ya merro modunda bu ülke senin vicdan senin karar senin nidaları. Hiç çalmamış ev telefonum çalıyor.Çankaya Belediyesi bant kaydı. Şuna oy vereceksen 1'e buna vereceksen 2'ye... Kapatıyorum falan hala bant kaydı devam. Sarışın saçlı,mavi gözlü adam... Yazık ettin bizlere.

-Kılıçdaroğlu ise İstanbul'da rezil olmaya devam ediyor. Baltalı firavun Gökçek'in karşısına çıkaracaktınız onu. Gökçek korkudan Ses Tv'de ancak 6 yaş altı çocuklar gibi balon şişirip patlatıyordu. Vah vah. Bunlar mı bizi yönetecek? Siz önce evimin paralelindeki caddedeki çukurlara asfalt dökün yağmurda sokakta gezecek konuma gelelim de ondan sonra oy isteyin. "Gadamı alın."( Kayserilice'de ve yöresindeki yerleşim alanlarından gada günah demektir.)

-3 ay yazmayıştan sonra şimdilik bu kadar. Olacak o kadar kıvamında oldu biraz ama hüzünlüyken neşeli yazmak iyi geliyor. Deneyiniz,denemeyene ısrarla denetiniz.

14 Mart 2009 Cumartesi

Ey özgürlük!

Fotoğraf alıntıdır.