26 Kasım 2008 Çarşamba

İncelikler yüzünden | 12

-Elinde çayla uyuyan insan modeli... Bir demlik çayın üstüne de itinayla uyunabilir.

-Bazooka mı Binboa mı gibi lüzumsuz bir soru... Çok da önemliydi sanki. Maksat beraber olmak,güzel vakit geçirmekse bu tarz detaylara sinir olurum. Bakarsın cebine hangisi kesene uygunsa onu alırsın arkadaş ortamında. Tabi bir de Binboa-Absolute kıyaslaması var aman girmeyim. Ne demiş Ruslar: Vodka-Connecting people.

-Dalgınlık başa bela. 219 nuamralı oda diye 220'ye girmek,iktisat tabelasını işletme okumak,kırmızı ışıkta dalgın dalgın karşıya geçmek. Üstümde ciddi bir halsizlik var. Bazen söyleneni de anlamıyorum. Galiba sağlıksız beslenmek vücudu çok etkiliyor. Tembellik edip spora da ara verirsen anfi 3 diye 5e de girersin, siyahı beyaz da görürsün.

-Yorgun tınılar dinliyorum şu aralar. Loreen McKennit'in mistik ezgileri eşliğinde sonsuza uzanan hayaller. Hayaller de yorgun.Eskiden toz pembe olurlardı.Şimdi gri bir sis perdesi.

-Şu sigaradan beni kurtaranın kırk yıl duacısı olurum.

-Anlamlı anlamsız yazma isteği... Üç ayda bir sayısı 20'yi bulan yazılar diğer iki ayda 4-8 arasına iniyor. Tanıtım yazısındaki paranoyak kısmı içimi ferah tutuyor hiç olmazsa.


-Tatsız tutsuz günlere devam. Gri havada yağan azıcık yağmura da üzülüyorum. Yakında 1 litre su için insanlar birbirini öldürecek.Durmak yok tazikli sularla araba yıkamaya devam. Haram olsun o sular size. Bu susuzluk bana yabancı değil. Küçücük hortumlarla 13 dçönümlük bağı azıcık suyla suladığım yıllar bu sorunun büyüklüğünü çok güzel anlattı. Gerçi lokal Firavun Gökçek kitleleri uyutuyor ama kendisi de uykusuzluk çekiyor bu sorun karşısında. Kar yağdır Mevlam kar.

Hiç yorum yok: