20 Nisan 2009 Pazartesi

Erciyessporluluk manifestosu

Simsiyah kaderimin masmavi umududur Erciyesspor. Yapayalnız kaldığım zamanlarda durup dururken kendi kendime duvarı karşıma alıp mavi siyah çekmek demekti. Yapmak istediğim deplasmanların hayaliyle uyumak demekti. Asla sadece bir futbol takımı değildir, aşktır,sevgidir, sadakattir, acıdır,sevinçtir duygular bağlamında. İnsandır adeta,bazen dost,bazen sevgili,bazen uğruna ölüme yürüyebileceğiniz bir can yoldaşıdır. Daima mağdur edilmiş olduğu için onu tutabilmek çok büyük vefa gerektirir. Kolay değildi elbet 77 yıllık tarihinde kimselere ezilmeden büzülmeden varolabilmenin bedeli. Birçok takım taraftarı başarıya aşıktı, bizse onun yalnızlığına zor günlerine... -30 derecede oynanan futbolcuların koştukları halde hastalandıkları en sert havalarda bizler tribünlerde ateşler yakardık ısınabilmek adına.

Erciyessporluluk bir yaşam tarzıdır,bir felsefedir. Hatta bir ırktır çünkü herkes ona mensup olamaz. Onu sevmek çok büyük ustalık ister. Sabır işidir Erciyessporluluk. Belli bir kültürü barındıran bünyelerin ustaca aşkıdır Erciyessporluluk. Hakemin üç penaltısını vermediği maçta sahaya inmeden medeni tepkisini gösterebilmektir, düşmemeye oynarken rakip takımdan dört beş yediği halde rakibi tribüne çağırıp alkışlayabilmektir. 10 kişi deplasman yapıp 10000 kişi içinde sesini duyurabilmeye çalışmaktır. Takım en zor ana geldiğinde yönetimi istifa ettiğinde yok mu sahip çıkan diyip bozuk cep telefonuyla son kontürüyle arkadaşlarını arayıp bütün şehri ayağa kaldırabilmek demektir.

Erciyessporluluk öyle bir olgudur ki asla ikinci bir takıma yer tanımaz. Bunun için hangi takımlısın diye soranlara Erciyessporluyum dendiğinde diğer takımın hangisi demek en büyük hakarettir. Başarı bizim için hiçbirşeydir. Sorana bize 30 Ağustos 2007 gününde %100 bir Türk kadroyla üstelik kolu kanadı tamamen kırılmış bir halde UEFA'da yazdığımız destan yeter deriz, süper ligde şerefimizle yendiğimiz kök söktürdüğümüz takımların adları dökülüverir ve hakem hatasıyla elimizden alınan Türkiye Kupası'nı hatırlatırız. Zaten biz başarıyı sevsek kötü günde Erciyessporlu olur muyduk deriz başka takımın ne diye hala ısrar edene.

Tabiatımızda asla şiddet yoktur. Erciyes Dağı'nın asaletini barındırır safkan Erciyessporlu. Şefkatlidir, Erciyesspor aşkının başkalarına zarar vermemek olduğunu iyi bilir. Köylümün,ilçelimin,işçimin sosyal sınıfı ne olursa olsun daima kalbindeki dört duvardan birisi hayatın silleleriyle yıkılmış garibanımın takımıdır o. Yüreği gariban insan sevgisini gösterir ancak. Sadece maça değil beraber sinemaya gidebildin,gezebildiğin tozabildiğin siyaset konuşabildiğin insandır Erciyessporlu. En koyu sağcısının,en koyu solcusunun mevzu bahis Erciyesspor olduğunda omuz omuza bağırabildiği ortak paydadır Erciyesspor tribünleri.

Futbolcunun formaya ihanetini asla affetmez. Para için takımı bırakıp giden topçusunun geri dönmesini asla istemez. Formayı yere atan futbolcu Ronaldinho düzeyinde bir topçu olsa bile kadro dışı bırakılmasını ister. Bunun içindir futbolcuları giydiği formanın kutsallığını genelde çok iyi bilmiştir, o kutsallığı omuzlarında taşımak herkese nasip olmaz. Bunun içindir tribünleri gibi takımının da savaşçı oluşu.

Çocuğu başka takımı tuttuğu zaman ona analık/babalık hakkını helal etmeyecek kadar kulübüne aşık insanların takımıdır Erciyesspor. Bütün renklerimizin simsiyah olduğu günlerde masmavi ışığınla bizleri aydınlat Erciyesspor.

Hiç yorum yok: