29 Nisan 2009 Çarşamba

İncelikler yüzünden | 14

-Yorgunluk,küskünlük var. Kan kırmızı olmuş gözlerimde hayatın aldığı intikamın hatıraları okunsa da dervişin de dediği gibi hayata karşı atacak kurşunumuz kalmadığında süngümüzle savaşacaktık. Kurşun bitti, süngü düştü, yorulana kadar yumruklarımı salladım. Aynaya baktığımda yüzüm sarı ile siyah arasında garip bir kavrulmuş renk almıştı, hayatla savaşmayı bıraktığım yenilgiyi kabüllendiğim köşeye çekildiğim an oldu bu. Hani klasik fotolar vardır, eski bir vosvos sağ şeritte ağır ağır gider, jipse sol şeritte son süratle sollar. İşte daima tek stopu çalışan,üstünde bir batman tozu olan, arkasında daima boş bira şişeleri taşımış o eski Golf bendim. Bir gün çok sıkıldım artık. Hayat denilen tek gidiş dönüşlü yolda ben de gaza basmak istedim. İbreler 240'ı gösterirken arabanın sağa sola çekmesine inat limitleri zorlamaya devam ediyordum. Önüme ansızın çıkan kamyona inat karşı şeridi kontrol etmeden sinyal dahi vermeden sollamaya kalktım. Karşıdan gelen aracı gördüğümde çok geçti artık. Karşı tarafın emniyet şeridine girdim, kırılan sağ dikiz aynamdı. İki tekerim şarampole çıkmıştı ama güçlükle yola yeniden girebildim. Normalde sağ şeride girip yavaşlayıp sakin bir şekilde ilerlemeliydim,dayanamadım. İbre son gösterge olan 240daydı ama çok daha hızlı gidiyordum. Yeniden önüme çıkan başka bir kamyona karşı sol şeride geçtim ama bu sefer atlatamadım. Hayat vurdu bu sefer. Darmadağındım, nasıl oldu ne oldu bilmiyorum ama şeridime geçmiştim. Tükenişin, bitişin yaşayan ölünün elinden geleni yapışının ama yenilişinin resmiydi araba. Artık bir daha asla 90'ın üstüne çıkmayacağım hayat karşısında söz veriyorum. Çok sevdiğim bir büyüğümün Nazım'dan alıntısındaki mısra:

"Alnımı bir kurşun deldi,bütün kanım aktı ama ölmedim."

...Henüz

20 Nisan 2009 Pazartesi

Erciyessporluluk manifestosu

Simsiyah kaderimin masmavi umududur Erciyesspor. Yapayalnız kaldığım zamanlarda durup dururken kendi kendime duvarı karşıma alıp mavi siyah çekmek demekti. Yapmak istediğim deplasmanların hayaliyle uyumak demekti. Asla sadece bir futbol takımı değildir, aşktır,sevgidir, sadakattir, acıdır,sevinçtir duygular bağlamında. İnsandır adeta,bazen dost,bazen sevgili,bazen uğruna ölüme yürüyebileceğiniz bir can yoldaşıdır. Daima mağdur edilmiş olduğu için onu tutabilmek çok büyük vefa gerektirir. Kolay değildi elbet 77 yıllık tarihinde kimselere ezilmeden büzülmeden varolabilmenin bedeli. Birçok takım taraftarı başarıya aşıktı, bizse onun yalnızlığına zor günlerine... -30 derecede oynanan futbolcuların koştukları halde hastalandıkları en sert havalarda bizler tribünlerde ateşler yakardık ısınabilmek adına.

Erciyessporluluk bir yaşam tarzıdır,bir felsefedir. Hatta bir ırktır çünkü herkes ona mensup olamaz. Onu sevmek çok büyük ustalık ister. Sabır işidir Erciyessporluluk. Belli bir kültürü barındıran bünyelerin ustaca aşkıdır Erciyessporluluk. Hakemin üç penaltısını vermediği maçta sahaya inmeden medeni tepkisini gösterebilmektir, düşmemeye oynarken rakip takımdan dört beş yediği halde rakibi tribüne çağırıp alkışlayabilmektir. 10 kişi deplasman yapıp 10000 kişi içinde sesini duyurabilmeye çalışmaktır. Takım en zor ana geldiğinde yönetimi istifa ettiğinde yok mu sahip çıkan diyip bozuk cep telefonuyla son kontürüyle arkadaşlarını arayıp bütün şehri ayağa kaldırabilmek demektir.

Erciyessporluluk öyle bir olgudur ki asla ikinci bir takıma yer tanımaz. Bunun için hangi takımlısın diye soranlara Erciyessporluyum dendiğinde diğer takımın hangisi demek en büyük hakarettir. Başarı bizim için hiçbirşeydir. Sorana bize 30 Ağustos 2007 gününde %100 bir Türk kadroyla üstelik kolu kanadı tamamen kırılmış bir halde UEFA'da yazdığımız destan yeter deriz, süper ligde şerefimizle yendiğimiz kök söktürdüğümüz takımların adları dökülüverir ve hakem hatasıyla elimizden alınan Türkiye Kupası'nı hatırlatırız. Zaten biz başarıyı sevsek kötü günde Erciyessporlu olur muyduk deriz başka takımın ne diye hala ısrar edene.

Tabiatımızda asla şiddet yoktur. Erciyes Dağı'nın asaletini barındırır safkan Erciyessporlu. Şefkatlidir, Erciyesspor aşkının başkalarına zarar vermemek olduğunu iyi bilir. Köylümün,ilçelimin,işçimin sosyal sınıfı ne olursa olsun daima kalbindeki dört duvardan birisi hayatın silleleriyle yıkılmış garibanımın takımıdır o. Yüreği gariban insan sevgisini gösterir ancak. Sadece maça değil beraber sinemaya gidebildin,gezebildiğin tozabildiğin siyaset konuşabildiğin insandır Erciyessporlu. En koyu sağcısının,en koyu solcusunun mevzu bahis Erciyesspor olduğunda omuz omuza bağırabildiği ortak paydadır Erciyesspor tribünleri.

Futbolcunun formaya ihanetini asla affetmez. Para için takımı bırakıp giden topçusunun geri dönmesini asla istemez. Formayı yere atan futbolcu Ronaldinho düzeyinde bir topçu olsa bile kadro dışı bırakılmasını ister. Bunun içindir futbolcuları giydiği formanın kutsallığını genelde çok iyi bilmiştir, o kutsallığı omuzlarında taşımak herkese nasip olmaz. Bunun içindir tribünleri gibi takımının da savaşçı oluşu.

Çocuğu başka takımı tuttuğu zaman ona analık/babalık hakkını helal etmeyecek kadar kulübüne aşık insanların takımıdır Erciyesspor. Bütün renklerimizin simsiyah olduğu günlerde masmavi ışığınla bizleri aydınlat Erciyesspor.

18 Nisan 2009 Cumartesi

Can Alıcı Şarkılar # 8


BK - C Erçetin

Kolay kolay yeni çıkan şarkıları dinlemem ama daima beğendiğim Candan Erçetin'den günlerce aralıksız olarak dinlettirebileceği şarkısıdır bu.

Candan Erçetin- Ben kimim

Az mıyım çok muyum?
Var mıyım yok muyum?
Ben neyim?
Masal mıyım gerçek miyim?
Kaç mıyım göç müyüm?
Hiç miyim suç muyum?
Ben kimim?
İbret miyim cinnet miyim?
Hiçlikler içinde kanayan yürek
Yokluklar içinde savaşan beden
Boşluklar içinde karışan zihin
Güçlükler içinde değil miyim?
Yoksa… Yoksa…
Her ihanete akıl erdiren
Her cehalete kılıf uyduran,
Her esarete fiyat biçtiren
Sen değil de ben miyim?
Geçimsizim bugünlerde ,
Kimsesizim bu yerlerde,
Değersizim bu ellerde,
Çaresizim doğduğum yerde
Geçimsizim bugünlerde,
Kimsesizim bu yerlerde,
Değersizim bu ellerde
Gölgesizim her gün her yerde.

10 Nisan 2009 Cuma

Efes Pilsen'e göndermek lazım

Efes'in klasikleşen tombul şişesi asla değişmesin ama artık şirket logosuna bir el atsınlar. Uçan Hollandalı sağolsun bu logoyu bir gönderdi,hala bira alamıyorum.

9 Nisan 2009 Perşembe

1983'de elektrogitarla Gesi Bağları

İki gündür aralıksız dinlemekteyim, doğal terapi niteliğinde sanırım:


Gesi baglari - Suat Saka (percem percem)

Çıkmaz demeyin,şansınızı deneyin


Milli Piyango çekiliyormuş. Hayalim bu ama sol stopu asla çalışmayan 79 model Golf'e de dünden razıyım. Bu şansla amorti bile çıkmaz ama ya bu kadar acının üstüne bir anda tutarsa?

Sınavlar bitse de bir rahat yazsam...