29 Eylül 2007 Cumartesi
Media Markt'ın uygunsuz reklamı
Para hırsı...Tüketim çılgınlığı... Reklamcılığın geldiği ahlaksız nokta...
MediaMarkt teknolojik ürünleri ucuza satan(veya tüketicide bu hissi yaratan) bir marka. Tüketim toplumu haline gelen milletimizin düştüğü son durum:
http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/GaleriDetay.aspx?cid=6393&p=1&rid=2
28 Eylül 2007 Cuma
Hayatımın karesi
Ülkemizde yabancı oyuncu kavramı ve Kayseri Erciyesspor'un başarısı
Düşerken Türkiye Kupası Finali oynamaya hak kazanmış Erciyesspor biraz da haksızlıkla kupayı kazanamamasına rağmen UEFA'da mücadele hakkı kazanmıştır. Haziran 2007de genel başkan Ziya Eren istifa eder. Takıma çok ciddi yatırımları olan Ziya Eren acısını gitmeden evvel hemen hemen bütün oyuncularını satarak çıkartır.(İlhan Özbay'ı satamaz çünkü o herkesin aksine boş kağıda imza atmıştır!) Nasıl sinirlenmesin ki? Kayseri şehrinde birileri Kayseri Erciyesspor'un başarısını istememektedir ve her türlü şike yapılır Kayseri Erciyesspor'un düşürülmesi için. Teknik direktör Bülent Korkmaz'ın da istifa nedeni üstü kapalı olarak açıkladığı üzere budur. Üvey evlat olarak Kayseri Erciyesspor'un sahipsiz kalacağını sanan Kayserispor ve Trabzonspor reddedilmesi zor teklifler yapar Erciyesspor'un UEFA hakkını alabilmek için. Kayseri Erciyesspor'da Enver Kemaloğlu başkanlığa getirilir ve ilk açıklaması UEFA'ya katılacağız olur.Kayserili bir teknik direktör olan Mehmet Bulut göreve getirilir. Maliyeti 1 trilyonu bile bulmayan son derece mütevazı bir kadro kurulur. UEFA'da kuralar açıklanır. Erciyesspor İsrail şampiyonu Tel Avivle eşleşmiştir. Erciyesspor'un tur geçeceğine Erciyessporlular'dan başka hiçkimse inanmamaktadır ancak Mehmet Bulut turu geçeceklerini ifade eden açıklamalar yapar. Türk medyası herzamanki çifte standartlığını gerçekleştirir ve İstanbullular'ın maçlarını çifter çifter yayınlarken Erciyesspor'u kimse yayınlamak istemez.Son anda D-Smart bünyesindeki BJK TV maçı yaynlar. Tel Aviv Mehmet Bulut'un açıklamalarından ve Mehmet Bulut'un açıklamalarından hiç de korkmuşa benzemez ki oyuna 4 forvetle başlarlar.Ancak İlhan Özbay'ın muhteşem golüyle rakiplerinin kim olduğunu çok iyi anlar Tel Avivliler. Toparlanırlar ve bir golü bulurlar.Ancak İsrail şampiyonu İsrail'de tamamen yerli bir kadroyla mücadele eden hem de 2. lig ekibi Kayseri Erciyesspor karşısında dağılır adeta. Son dakikalarda ise Burhan'ın bomboş kaleye atamadığı 2 topa dua ederler. 30 Ağustostadır rövanş. 10000in üstünde Kayseri Erciyesspor taraftarının desteğiyle Erciyesspor şahlanır ve Tel Aviv'i 3-1 yenerek sahadan adeta siler. Medyanın aşırı ilgisiyle karşılaşan Erciyesspor bir türlü kale taraftarlarının yanına gidemez. Sonra bütün tribünü selamlarlar ama bir anda Kayserispor tezahüratıyla karşılaşırlar ve kaleci Yusuf'a davul tokmağı fırlatılır. Bir anda Erciyesspor tezahüratı bir avuç Erciyesspor düşmanının sesini bastırır. Takım tekrar morallenir ve kendisine tezahürat yapanların yanına gider. Tribünlerde ise artık gerçek Kayserililer yer alacaktır o günden sonra.
Tel Aviv tamamen yerli 2. lig kadromuza hafif gelmiştir. Rakip olarak bu sefer karşımıza Atletico Madrid çıkar.Maddi gücü Kayseri Erciyesspor'dan kat kat fazladır ve dünya çapında yıldızları vardır. Ancak Erciyesspor'da korkudan eser yoktur. Kayserispor'un 2012de Real Madrid'e koyacağız marşı( KSK marşıdır.Değiştirmeyi dahi akıl edememişler.Selamlar olsun.) Erciyesspor tarafından 2007de gerçekleştirilmiştir. Erciyesspor'un en önemli eksiği Adem Dursun'un cezalı oluşudur. Defansta Hüseyin Yoğurtçu çok büyük iki hata yapar ve iki kez ayağındaki topu kaptırarak gol yememize sebep olur. Erciyesspor gene de dağılmaz. İlhan Özbayla çok net bir pozisyonu değerlendiremez. İlhan eğer o golü atsaydı maç en az berabere biterdi ancak olmadı. Erciyesspor 4-0 yenildi. Kayseri'deki rövanşta ise umut taşıyor hala. Tel Aviv'e yapılan belki de Atletico Madrid'e yapılır örneği ve Göztepe'nin geçmişte Atletico Madrid'e yaptıkları hala akıllarda.
Bunlar yabancı sınırlaması kalksın diye şikayet edenlere ders olmuştur umarım. Yanyana iki fotoya bakınız. Sizce hangisi daha şık?
27 Eylül 2007 Perşembe
Goran Bregoviç Ankara'da
Atatürkçü Düşünce Topluluğu | Gazi Üniversitesi
Gazi Üniversitesi topluluklarından birisi... Özellikle Gazi'de bu topluluğu gördüğüm için çok mutlu oldum. Umarım Atamıza layık olabiliriz. Kırk elli altmış bilemem sayısını siz belirleyin ama fırınlar dolusu ekmek yememiz lazım ona layık olabilmemiz için. Atatürkçü düşünce topluluğunun entellektüel faaliyetler içerisinde bulunacağından şüphe duymuyorum.
Topluluğun 2 Ekim saat 12.45te Anfi 1de tanışma toplantısı 5 ekim saat 18.30da Atillah İlhan Kültür Merkezinde tanışma yemeği var.
Photoshop ve türevleri çıktı mertlik bozuldu.
Basit bir "sharpen" hareketi, "auto adjust color" ve resime çerçeve eklemek resmin görüntü kalitesini ne kadar da değiştiriyor değil mi? Özellikle resim büyütüldükçe aradaki fark çok daha fazla anlaşılıyor. 2 megapiksel fotoğraf makina hileyle de olsa 4 megapiksel gibi görünüyor. . Gene de fotoğraflar doğal olmalı. Photoshop,irfanview gibi programları resim bulanık çıktığında ve silmeye kıyamadığınızda kullanmak en iyisi...
Nice 75 yıllara Erciyesspor.
26 Eylül 2007 Çarşamba
Dedeler unutulmaz, benimki asla...
80lerin sonunda 90ların başında çocuk olmak
1980li yillarda hayatinin ilk tecrübelerini yasamis, ilkokula gitmis, kenan evren'i, erdal inönü'yü, özali tanimis olmak, ajda pekkan'in alo, michael jackson'in pepsi reklamlarini hatirlayacak kadar sansli olmak demek Big in Japan , the final countdown , eye of the tiger demek. icraatin içinden demek, semra koy bir kaset de nesemizi bulalim demek. köprü demek, ödediginiz her kurus verginin yol, su, elektrik olarak size geri dönmesi demek voltran voltran voltran demek , depozito toplamak adina kola sisesi biriktirmek demek , adile nasit ten masal dinlemek demek. debbie gibson, tiffany, jason danovan, sandra,modern talking .vb...dinliyor olmak...comanchero'nun ve life is lifein sözlerini ezberlemeye çalismak demek...michael jackson, madonna, samantha fox demek korhan abay,cenk koray,metin milli,ersen ve dadaslar demek.clementine, he man, she ra, transformers demek. okula siyah önlükle gitmek demek. kayahan,nilüfer,sezen aksu, baris manço ile büyümek demek ihtilal cocugu demek köle izaura demek, ziyaretçiler demek!!!! acidçi misin metalci mi demek... moruk demek, herild yani demek, hey corc versene borc demek, olmaz maykil bende de yok cevabini isitmek demek, geriye donup baktikca ic gecirmek demek... yüzyil içindeki en iyi, en kiyak kusak. hem eski hem yeni olmak demek. biraz gözü açik bir 80 li yüz yillik nesil kültürünü bir porsiyonda almis demektir. edi mörfiiiiiii huuuuuuuuuuuuuu sörli makleeyynn yeeeeeee diye bagirip en az bir technotronic kasedine sahip olmak demek. mahalle ce$melerinden su icmek, bayramlari iple cekmek, cumhurba$kani denince kenan evreni hatirlamak demek koltukaltinda topla okul bahçesine yalniz giderken "nasilsa oyniycak birileri vardir" diyebilmek demek eti kemik geciyor demek; evden çikmayan bilgisayar bebeleri haline gelmeden çocuklugunu yasayabilmis,son dönemin bir üyesi olmak, ne sorusuna zonk cevabi vermekten zevk duymak, , büyüteç ile kagit yakmak ve siyah kagitlarin beyaza oranla daha kolay yandigini kesfetmek, 9 voltluk pile dilinle dokunup o eksi ani yasamak, televizyon konserlerini teybe çekerken odaya giren anneyi hemen susturmak, 23 nisan çocuk senliginde gelen yabanci çocuklara 5 dakikada asik olmak demek son dersin son 5 dakikasinda parkeleri giyip zilin çalmasini beklemek, hurraa kapiya dolusmak, disariya pestil olarak çikmak demek, sinek ilaci arabalarinin arkasinda biraktigi bulutta deli gibi dolasmak demek. kutu kolayi actiktan sonra kapagini cekip cikarip atmak demek, tipe bak demek, fon muzigi laura brannigandan self control olan gunler. bakkala gitmenin, sokakta oynamanin, harclik toplamanin gecerli sayildigi, havuc'un olmadigi yillar demek... her seye ragmen temiz ve el degmememis bir hayat demek...sonrasinda biz buyuduk ve kirlendi dunya demek. pazar aksamlari mecburen yikanmak ve erken yatmak demek, sesi açip kismak için televizyonun dibine kadar gidip üstündeki dügmelere basmak zorunda olmak demek sehirlerarasi yolculuklara cikarken otobusun 302s olmasi icin dua etmek. bilet alirken arka kapinin onu ve tekerlek ustu olmasin demek. resimli futbolcu kartlari demek, süper babaanne demek, fantayla kolayi karistirmak demek, mahalle kavrami demek. cavusevsku ve karisinin kursuna dizilisini tvden seyretmek demek, o goruntulerin yillar sonra bile kafadan hala cikmami$ olmasi demek. anket ve hatira defterlerinin olmasi bunlara seviyorum ama kimi diye baslayan maniler yazmak, önünde tek arkasinda 2 çizgi olan külotlu çoraplarin havada sallanarak giydirilmesi, içinde biri sabunlu iki islak bez olan mustili beslenme çantasi,dantel yaka,yenen kokulu silgi,leblebi tozu çekerken atlatilan ölüm tehlikeleri,hulahop,ayak bilegine takilarak çevrilen top,sek sek oynamak,bayramda mahalleye dagilip seker toplamak, müsaitseniz annemler size gelecek demek trt'nin yayin akisinin bitmesiyle çalan istiklal marsi için ayaga kalkip, marsi hazirolda bangir bangir söylemek ve marsin bitiminden sonra çikan tiz "biiiiiiiiiiiiip"sesine ragmen televizyonu kapatmamak demek. Zerrin Özer demek. Nasil da geçmisti bütün bir yaz demek. Bu sarkiya kafanda klip çekmek demek. annelerin çernobil yüzünden çay içirmemesi, gofret yedirmemesi demek.. challengerin oldugu günkü haberleri hatirlamak demek.. pkk saldirilarinda her gün mutlaka birilerinin öldügünü duymak ama anlamamak demek.. veronica castroyu güzel zannetmek demek.. kenan evreni atatürk zannetmek demek.. Yazlik diskolarda içeri alinmamak demek. bunun için aglamak ve içeride - her nedense- You are in the army now- sarkisinda sarmas dolas danseden abi ve ablalara bakip özenmek demek gorbaçov'un kafasindaki kirmiziligin ne oldugunu merak etmek, anneye "zeki müren'e teyze mi diyim amca mi diyim" diye sormak, kenan evren'in cumhurbaskanligi görevinden ayrilirken çankaya köskü basamaklarindan yavas yavas inip sekreteriyle vedalasmasini hatirlamak, "hayat bilgisi" kitabinda kenan evren'in resmi olmasi, her yere modern cami insa etme furyasina anlam verememek, batman ve sirnak'in henüz il olmadigi günleri hatirlamak, özalin çenesinin enteresan yapisina anlam veremeyip, "acaba benim çenem de ilerde böyle olur mu" kaygisiyla aynaya bakmak demek... breyk breyk arkadas ariyorm demek eve lazim olur diye fazlaca pul almak demek ho ho ho hoover demek zeki müren in size alo diyoruuuum demesi demek ilkokulda halley, petrol ve komancero sarkilarini uydurma sozlerle soyleyerek danseden tolga han ozentisi sefil dans gruplari kurmak okul sonrasinda ise her gun kosturarak eve gidip; bu topragin sesi programinda kimil zararlisi ile mucadele yontemleri, orman koylusunun sorunlari ve yuksek randimanli durum bugdayiturleri ile ilgili verilen faydali bilgilerin ardindan kamber aga ile uyanik skeclerini buyuk bir ilgi ile izlemek demek kucuk yasta bilinçli bir ciftci kadar ziraat bilgisine sahip olmak demek sinemalarda the lord of the rings, harry potter vs. izlemek yerine jules verne romanlari okumakla gecirilen bir cocukluk demek aldim çantami kolumaaa, çiktim dallas yoluna, ben babi'yi beklerken ceyar girdi koluma sarkisini dansiyla birlikte bilmek demek. kimler geliyo kimler? sana ne,sana ne? ama bunu söylemenize gerek yokki, ben yapinca alisverisi,zaten aliyorum satis fisi replikleri barindiran ali-aysegül atik reklami ve bakkal amca, bir pergel, bir kalem, bir de çikolata alacagim. erooooolll, eroooolll (mahallede çocuklardan biri) buraya gelin dedim size buraya ! fisini de al oglum'daki meshur erol, hadi hep birlikte,hep birlikte, biz biz olalim yemeklerden önceeee, lavaboya kosalim, hafta da bir kere tirnaklari keselim, firçalayip onlari tertemiz olalim diye sarkilar ezberleyen bir nesil olmak icraatin içinden izleyip özal'in kalemine bakip hipnotize olmaya çalismak videocudan american ninja, kartal,kan sporu ve evil dead gibi filmleri kiralamak demek analogtan dijitale geçis devrini yasamis birey oldugunu anlamak ve ikisinden de farkli zevkler aldiginin farkina varmak demek çok güzel bir ülkenin son yillarini hayal meyal hatirlamak, sonra da çivisinin çikisini görerek büyümek demek Hava durumlarinin eksi degil de "sifirin altinda bilmem kaç" denildigini bilmek demek Muhtemelen hayatimiz boyunca yasadigimiz en güzel 10 yil demek... trt 1'de olu$an sorunlar sonucu yayina bir süre ara verildi?inde ekrana getirilen donuk agaç, dag bayir resmine 10 dakika hareketsiz bakabilmek demek, Türkiyede yasamis son mutlu kusak oldugunu hüzünle hissetmek demek....
Biraz da kendi hatırladıklarımı ekleyim:
-Sokakta oynayan son kuşak. son mutlu kuşak dumanksknın da dediği gibi.-Akülü arabaya değinilmiş yukarıda. Hakikaten zenginlikle özdeşlemişti. -Bordo ve yeşil doğan slxin ilk çıktığında nefeslerin kesilmesi. 230 milyona almıştık biz de 1994te. O gün hissettiklerimi ömrümde çok nadir hissetmiştim. Bugün Mercedes alınsa o kadar sevinmem. Türkiyede far yıkayıcısı üçüncü stop lambası olan ilk arabalardandır. -Babam öyle diyorla Tempra da otomobiller arasında unutlmaz. Açılıp kapanana farlı kırmızı Mazda 323ler, koyu gri Opel Vectra GTler'i kim unutabilir.-Tipitip ve turbo sakızları... İçinden ne çıkacak acaba.-Zengin çikolatası da denilen kinder. Hala çikolatasına ve içinden ne çıkacak acaba merakına karşı koyan birini tanımışlığım yok.-Futbolcu kartları. 4 takımın olurdu sadece.-Mustafa Sandal'ın Tarkan'la denk olduğu zamanlar. Onun arabası var güzel mi güzel."För"ü de var özel mi özel! Rafet El Rpman'ın ve Haluk Levent'in ortaya çıkış yılları... Haluk Levent Moğollar grubunun ünlü Nerdesin şarkısı ve Grup Merdiven'in Akdeniz Akşamları şarkısı ile meşhur olmuştur.-Ali Desidero'nun olur mu Joninin Tonini kullandığı Ali'ye Veli'ye dediği "DELİKANLI" dönemleri. Derby Amerikalılarla ortaklık yaptı 2000lerde ve Ali abimiz "yumuşadı!"-1994 krizi.Dolar 10000lerden 20000lere fırlamıştı.-Suat Kaya,Tugay Kerimoğlu,Bülent Korkmaz, Rüştü Reçber, Mutlu,Rıza,Rahim... Yabancı listesine girmiyorum.-90larda hemen herkeste bıyık vardı. Babamda hala var ve kesmesini hiç istemiyorum!Hayatımızı mahveden cep telefonlarının ve internetin ortaya çıkışına tanık olmak. Ufak bir hatıra.Ericsson GH 688 1000 mark civarındaydı ilk çıktığında. İnternetle ilgili Yapı Kredi'nin şu reklamını kim unutabilir: Banka şubelerini hiç sevmeeem! -Robotları kahraman edinen çizgi filmler yerine Asterix,Redkit gibi çizgi filmler vardı. Robotlara sadece Jetgiller ucundan değinirdi.-Video kasetleri unuttuk mu? Endüstriyel DVDlere karşı video kaset kültürü...-TV'deki diziler ve filmler kat kat kaliteliydi. Süper Baba'ya özenip sokaklarda kavga eden kimseye rastlamadım mesela.Aklıma geldikçe ilave ederim.