30 Kasım 2008 Pazar

Birinci lig haberleri

1. lig haberlerini takip etmek kolay olmuyor her zaman. Kurulalı çok olmuş ama bu siteyi yeni keşfettim.

Bizi yenmeyen takım kaldı mı?

Rizespor da bizi 4-0 gibi ağır bir skorla mağlup ederek bu kervana katıldı. Hal ve gidişat sıfırın altında. Mevcut yönetimden ve teknik direktörden kurtulmadıkça da böyle gelmiş gider bırakınız ilk 6 hedefini 2. lig B'nin(yeni adıyla 2. lig olarak buyurdu TFF) yolunu tutacağız.

Türkiye'nin en ilginç ligi 1. lig. 1. ligde ilk senesinde transfer bile yapmayan, herkesin düşer gözüyle baktığı Güngören Belediyespor ilk 6'yı kovalarken Sakaryaspor, Erciyesspor gibi 1. ligin köklü takımları düşmeme mücadelesi veriyor.

Tamam kupalar ve başarılar için sevmedim takımım ama bu kadar başarısızlık da bünyeye çok ağır geliyor. Stadda bizimkilerin gol attığını ve kazandığını görsem şizofreniye yakalandım galiba diye düşünme noktasına geldik.

Büyük başkan Enver Kemaloğlu Erciyesspor'u birilerinin altyapısı haline getirmeye çalışsın, ikinci başkan ve basın sözcüsü yüce Şadi Büyükkeçeci takımımız bu hallerdeyken Kayseri "Beşiktaşlılar" yemekleri düzenlesin,halk iki takım tek yürek diyip bu uğurda Erciyesspor'u kaderine terk etsin, takıma kaptan seçtikleri Evren Turhan formayı yere atsın, bizim takımımızın en iyi oyuncusu İlhan Özbay kadro dışı bırakılsın sonra da başarı bekleyelim. Erciyesspor, tarihinde en zor dönemleri başarıyla atlatmıştır ama bu seferki zorluklar sadece maddiyatla sınırlı değil. Maddiyat kötü olsun ama basiretli bir yönetim başta olsun, stadda 15000 kişiye oynansın maçlar, İlhan kaptanlığı ve sazı yeniden eline alsın görün bakın neler oluyor. Peki görür müyüz? Orası meçhul işte...

Can Alıcı Şarkılar # 6

İstanbul üstüne şarkılar çoktur. Türk Sanat Müziği'nden rocktan popa doğru kayan Duman grubuna kadar birçok bestede mutlaka bir İstanbul ve ya ilçesine atıf vardır,bazen İstanbul'un kendisine.Hayatımızın her alanındadır İstanbul.Yatırımlar oraya yapılır,müzikler oraya yapılır, bu ülkenin çoğunluğu İstanbul takımını tutar vs vs. Grinin,bozkırın sessizce başkentliğini yapar oysaki Ankara. Popüler İstanbul'a karşı sessizce haykırmaktır Ankara sevgisi. Başkenttir, metropoldür ama hala insanlık ilişkileri samimidir. İstanbul'da metrobüste uyuyakalırsınız,son durağa gelmişsinizdir. Müsade et ineceğim der İstanbullu. Ankaralı ise son durağa yaklaşırken "Beyefendi son durağa gelmek üzereyiz." diyerek kibarca uyandırır. Aşklar başkadır Ankara'da. Emek'in ince ve uzun sokaklarında cumhuriyet tarihine eşlik eden ağaçlar eşliğinde sevgilinizle gri bir havada yürürsünüz. Bestekar Sokak'ın zarafetinde yaşarsınız aşkınızı. Kızılay'da samimi bir cafede hayran hayran süzersiniz birbirinizi. Buluşmak için de öyle 2-3 saat trafiğe takılıp kalmazsınız Ankara'da. Diridir yüzler. Sıcak ve samimidir koşuşturmacalar... Sözü uzatmadan sizi Zuhal Olcay'la başbaşa bırakıyorum.

Zuhal Olcay-Ankara'da aşık olmak (1998)

Ankara'dan bir kuş uçtu güneye doğru 
Kanatlarında sevdanın kar bulutları

Gün batımı masum gülüşler ağlamaklı
Yine birşeyler aldı gitti ayrılık hüzünleri
Yeni birşeyler aldı gitti ayrılık...

Gözlerin bugün garip ve ince bir hüzün
Ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm
Sözlerin bugün kırık, umarsız, kördüğüm
Ankara'da aşık olmak zor iki gözüm

Yine deli yangınlar oldu bugün akşama doğru
Gökyüzünün sensiz sessiz haykırışları

Son sevgi sözcükleri, son fısıltılar
Yine birşeyler aldı gitti ayrılık hüzünleri
Yeni birşeyler aldı gitti ayrılık...

Gözlerin bugün garip ve ince bir hüzün
Ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm
Sözlerin bugün kırık, umarsız, kördüğüm
Ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm
Ankara'da yalnız olmak zor iki gözüm
Ankara'da aşık olmak zor iki gözüm....

İzlemek ve dinlemek isteyenler için klibi şuradadır.

28 Kasım 2008 Cuma

Tembel İnsanların Anatomisi | Roy vs Enis

Bazı kısımlarını sansürledim. Bu konuşma birkaç saatliktir ve kaç kez duşa giriyorum lafının geçtiğinin sayısını unuttum:(Kulakları çınladı mı acaba Ömer'in?)

berk:
ben bi duş alayım abi
Enis İNAN:
aynen bende
Enis İNAN:
dün gece alacaktım
Enis İNAN:
üşendim
Enis İNAN:
off
berk:
aynen
berk:
oha abi ruh ikizi mi neyiz senle
Enis İNAN:
maeuhahea
Enis İNAN:
ya biz
Enis İNAN:
gs olarak yani
Enis İNAN:
bu sene kayseri deplasmanı yaptık dimi?
Enis İNAN:
0-0
Enis İNAN:
sami yen miydi o
Enis İNAN:
deplasman mıydı?
berk:
kayseriydi o
Enis İNAN:
tüh beaa
berk:
kayseriye gitmiştiniz
Enis İNAN:
o zaman yeni stada anca seneye gelebilcez desene
berk:
evet
Enis İNAN:
ikinci yarı olsa maçımız
Enis İNAN:
belki o stadda olurdu
Enis İNAN:
ben bile heyecanla bekliyorum
Enis İNAN:
oranın deplasman tribünü ne harika olur biliy omusun
berk:
ama olur da Erciyesspor kapatılırsa
Enis İNAN:
üstü kapalı 2 deplasman tribünü var tüm türkiye de
Enis İNAN:
biri saraçoğlu
berk:
ki çok yakınız bu sürece
Enis İNAN:
diğeri kayseri olcak
berk:
abi düşün öyle bir stada kavuşmuşken
berk:
kulübün kapatılıyor
Enis İNAN:
oha
berk:
herhalde cinnet geçiririm
Enis İNAN:
bi şehir
Enis İNAN:
kendi takımına
Enis İNAN:
anca bu kadar ihanet edebilir
berk:
İlhan Özbay da kadro dışı bırakıldı
berk:
amaç belli artık
berk:
gidişat bu yönde
Enis İNAN:
2 takımı kaldıramadı kayseri
Enis İNAN:
yazık
berk:
ki biz en eski kayseri takımıyız düşün
Enis İNAN:
evet
Enis İNAN:
sen napcan
Enis İNAN:
kapatılırsa?
berk:
takım tutmam herhalde
berk:
veya çanakkale dardanelspora sempati duymaya devam..
berk:
o da olmadı pansu şekerspordan devam
Enis İNAN:
vay be
Enis İNAN:
çanakkaleyi tut
Enis İNAN:
şekerspor da neyin nesi
berk:
amatörde bir kayseri takımı
berk:
o süper lige çıakr ismi erciyesspor olur bakarsın
Enis İNAN:

Enis İNAN:
abi
Enis İNAN:
sizin maçların
Enis İNAN:
ortalama
Enis İNAN:
seyirci sayısı ne kadar
berk:
2000 kişiye çıktı erciyesspor seyirci sayısı anca
Enis İNAN:
iyimiş
Enis İNAN:
türkiye ortalamasının yarısı
Enis İNAN:
süper lig ortalamasının yarısı yani
Enis İNAN:
iyi bence
Enis İNAN:
pankart asın
berk:
berbat abi
Enis İNAN:
kulübü kapatanın anasını sikeriz
Enis İNAN:
diye
berk:
biz 20000 kişiye oynuyorduk bir zamanlar 2. lig Ada bile
berk:
Pankart düşüncem var
berk:
İlhan Özbay'ı kadro dışı bıraktınız bizi de bırakın diye
berk:
İlhan bizim takımın kanı canı atardamarıydı
berk:
süper ligden bu yana adam terketmedi bizi
berk:
diğer topçular gibi
Enis İNAN:
ilhan yoksa biz de yokuz!
berk:
adamı zorla kaçırtacaklar
Enis İNAN:
gerçi bu çok basit oldu
Enis İNAN:
ilhanı kadro dışı bırakanlar bizi de bıraksın (sıkıyosa)
Enis İNAN:
gibi bişey
Enis İNAN:
evet güzel
berk:
benim slogan etkili de kim yardım edecek o pankartı yapmaya.
Enis İNAN:
abi tek başına yap benim sopalıları biliyosun
berk:
para versinler tek başıma yapayım o kısmı sorun değil
berk:
şöyle 10 metrelik falan olmalı o pankart
Enis İNAN:
evet
Enis İNAN:
hatta daha fazla
Enis İNAN:
bizim samiyene 30 metrelik pankartımız vardı
Enis İNAN:
götümüz çıktı yapana kadar
Enis İNAN:
bi baktık
Enis İNAN:
30 metre az geldi
Enis İNAN:
abi ben kaçıyorum
Enis İNAN:
annem de geldi şimdi
Enis İNAN:
duş alayım
Enis İNAN:
yemek yiyip
Enis İNAN:
maça gideyim
Enis İNAN:
son maçım


berk:
sen
berk:
trye kalıcı olarak mı
berk:
dönüyorsun
Enis İNAN:
evet
Enis İNAN:
kriz var ya
Enis İNAN:
benim de ebem sikilsin istiyorum
Enis İNAN:
manyak mıyım neyim
Enis İNAN:
bilmiyroum da
Enis İNAN:
yeter artık
Enis İNAN:
sikerim avrupayı
berk:
e ailen de mi dönecek?
Enis İNAN:
yok
Enis İNAN:
onlar seviyo buraları
Enis İNAN:

berk:
ben duşa giriyorum abi
berk:
trye dön de iş bulmadan dönme
Enis İNAN:
aylardır burdan arıyorum
Enis İNAN:
burdan bulmak
Enis İNAN:
daha da zor
Enis İNAN:
gideyim
Enis İNAN:
istanbulda bulurum bişeu
berk:
valla sonunda yüzyüze görüşebileceğiz
berk:
ona sevinirim en çok
Enis İNAN:

berk:
duşa gireyim uzun uzun kafa dağılana kadar çıkmam artık(:
Enis İNAN:
aynen
Enis İNAN:
bende
Enis İNAN:
üşüdüm de hem
Enis İNAN:
sabahtan beri
Enis İNAN:
donla oturyom
Enis İNAN:

berk:
bu arada abi
berk:
blogun arka fonu nası olmuş
Enis İNAN:
bakiyim
Enis İNAN:
çok daha iyi
Enis İNAN:
daha rahat
Enis İNAN:
okumak iç,n
berk:
sevindim

berk:
çocukluğumdan beri ilk age of oynadığım günden beri o mavi tonu benimle özdeşleşti
Enis İNAN:

Enis İNAN:
maviyi sevmiyoruz !

Enis İNAN:
bi yıkanamadık
Enis İNAN:
bence bugün de yalan olcaz
Enis İNAN:

berk:
olmayacaz abi
berk:
yak bi sigara
berk:

Enis İNAN:
yok abi sağol
Enis İNAN:
maç saatine kadar içmicem
Enis İNAN:
maçta hayvan gibi içiyorum
Enis İNAN:
o yüzden
Enis İNAN:
maç günleri maçtan önce içmiyroum hiç
berk:
ben de bakayım iyi maçv arsa giderim ankarada
Enis İNAN:
var
Enis İNAN:
gençler maçı var
Enis İNAN:
1-3-5 ytl biletler

berk:
Ömer kopacak bu banyo işini görünce
Enis İNAN:
mauehauheahu
Enis İNAN:
evet koparacak
Enis İNAN:
kopacak koparacak ne ak
berk:

berk:
sigaram bitice 3-2-1 diyor banyoya atlıyoruz abi
Enis İNAN:
tamamdır
Enis İNAN:
yalnız bi kaç saat çıkmicam
Enis İNAN:
böyle
Enis İNAN:
buruşana kadar
berk:
kardeşim girdi banyoya
berk:
böyle şansın
Enis İNAN:
maeuhauheahu abi o zaman ben gireyim
Enis İNAN:
dondum burda resmen
Enis İNAN:
annem geldi camı penceeryi açtı
Enis İNAN:
neymiş ev havasızmış
Enis İNAN:
dışarsı -10 derece beee
Enis İNAN:

berk:

berk:
bura da güneşli
berk:
ayaz
berk:
var
berk:
kar yağmıyor umun memleketine
berk:
6 ay karın yerden kalkmadığı 90lardaki kayseriyi isterük
Enis İNAN:
hakkaten
Enis İNAN:
benim okulda
Enis İNAN:
ilk okulda
Enis İNAN:
kayserili arkadaşlar vardı
Enis İNAN:
dokunmuyodu onlara kar mar
Enis İNAN:
bizim memleketi gör bi sen diyolardı
berk:
-30da dışarıda bira içen bir yaratık var karşında
berk:
yerlerde deli gibi kar buz
Enis İNAN:
sen bi buraya gel abi
Enis İNAN:
alp dağlarının ortasında olan bi şehir
Enis İNAN:
gel bi buraya sana -30 u göstercem
berk:
paaportum olsa gelirim hatunu da alıp
berk:
tam benlik orası desene
berk:
biizm de erciyesimiz var
berk:
4000 metre
Enis İNAN:

berk:
bi sigara daha yaktım
berk:
banyo boşalmıyor
Enis İNAN:
abi az iç
Enis İNAN:
maçta bile böyle değilim ben
berk gönderiyor:

Aç(Alt+J)
berk:
al abi bunu...bunun gibi 9 şarkı daha yazacam.90ların damar şarkıları diye
Enis İNAN (duş):
abi bu şarkı gelene kadar
Enis İNAN (duş):
ben
Enis İNAN (duş):
duşumu alırım
Enis İNAN (duş):
görüşürüz sonra
Enis İNAN (duş):
açık kalsın pencere
berk:
ben de
berk:
3
berk:
2
berk:
1
berk:

Enis İNAN (duş):


berk tarafından gönderilen C:\Dokumente und Einstellungen\ENISXP\Eigene Dateien\Alınan Dosyalarım\Suat Suna - Hasret Fenerleri.mp3 dosyasını başarıyla aldınız.

Bizim de artık takım otobüsümüz var


Metro Turizm hediye etmiş. Şu günlere kadar takım otobüsü bile olmayan takımımızın eski otobüsü maddi sıkıntımızın gözler önüne serilen bir gerçeği. Ancak tasarım muhteşem olmuş. Kazasız belasız nice galibiyetlere nasip olsun bu otobüs.

27 Kasım 2008 Perşembe

Yeni fonu beğendiniz mi?

Blogun arka fonu değişti. Eleştirilerinizi dinlemeye de hazırım.

Tayyip Erdoğan & Deniz Baykal el ele...


...Hep beraber tribünlere!

26 Kasım 2008 Çarşamba

İncelikler yüzünden | 12

-Elinde çayla uyuyan insan modeli... Bir demlik çayın üstüne de itinayla uyunabilir.

-Bazooka mı Binboa mı gibi lüzumsuz bir soru... Çok da önemliydi sanki. Maksat beraber olmak,güzel vakit geçirmekse bu tarz detaylara sinir olurum. Bakarsın cebine hangisi kesene uygunsa onu alırsın arkadaş ortamında. Tabi bir de Binboa-Absolute kıyaslaması var aman girmeyim. Ne demiş Ruslar: Vodka-Connecting people.

-Dalgınlık başa bela. 219 nuamralı oda diye 220'ye girmek,iktisat tabelasını işletme okumak,kırmızı ışıkta dalgın dalgın karşıya geçmek. Üstümde ciddi bir halsizlik var. Bazen söyleneni de anlamıyorum. Galiba sağlıksız beslenmek vücudu çok etkiliyor. Tembellik edip spora da ara verirsen anfi 3 diye 5e de girersin, siyahı beyaz da görürsün.

-Yorgun tınılar dinliyorum şu aralar. Loreen McKennit'in mistik ezgileri eşliğinde sonsuza uzanan hayaller. Hayaller de yorgun.Eskiden toz pembe olurlardı.Şimdi gri bir sis perdesi.

-Şu sigaradan beni kurtaranın kırk yıl duacısı olurum.

-Anlamlı anlamsız yazma isteği... Üç ayda bir sayısı 20'yi bulan yazılar diğer iki ayda 4-8 arasına iniyor. Tanıtım yazısındaki paranoyak kısmı içimi ferah tutuyor hiç olmazsa.


-Tatsız tutsuz günlere devam. Gri havada yağan azıcık yağmura da üzülüyorum. Yakında 1 litre su için insanlar birbirini öldürecek.Durmak yok tazikli sularla araba yıkamaya devam. Haram olsun o sular size. Bu susuzluk bana yabancı değil. Küçücük hortumlarla 13 dçönümlük bağı azıcık suyla suladığım yıllar bu sorunun büyüklüğünü çok güzel anlattı. Gerçi lokal Firavun Gökçek kitleleri uyutuyor ama kendisi de uykusuzluk çekiyor bu sorun karşısında. Kar yağdır Mevlam kar.

25 Kasım 2008 Salı

Anadolu halkından sesler korosu | 1

Aslında daha evvel de bütün Türkiye'nin nedense kenetlendiği ama bizlerin takmadığı maçları tiye almıştım(:

Aslında takmamak değil de ne bileyim heyecan vermiyor.Fenerbahçe tamam Porto'yu yensin kabulümdür, keyiflenirim de hatta ama asla Gençlerbirliği'nin Valencia'yı yenebilmesi ihtimalinin zevkini veremiyor İstanbul takımlarının Avrupa maçları. Ancak birkaç arkadaş arayacak gel iki biranı da kap diyecek belki o zaman. Misal Chelsea-Fenerbahçe maçı vardı, o maça da takım tutmayan kokoreççinin hantallığı eklenince birden içimdeki futbol aşkı uyanmış ve pür dikkat o maçı izlemiştim.

Çayımı aldım,sigaramı yaktım. Morrissey-Boxers eşliğinde Championship Manager'ın keyfini çıkarıyorum bu maç esnasında. Tamam hepsi Türk takımı ama neden acaba İstanbul takımlarının maçları "milli" bir dava haline getiriliyor da milli takımın kendisinin maçları milli olmuyor acaba? Bazen sırf bu muhteşem spikerler yüzünden güzelim Şampiyonlar Ligi maçlarını izlemiyorum. Normalde kendi takımı için deplasman yapan zat-ı muhtereme(iyi halt ediyorsun) salona kadar yürüyüp televizyonu açmak zulüm geliyor millileştirilen bu maçlarda. Fenerbahçe'nin veya diğerlerinin başarısıyla ülke puanı artar ama bu "milli" bir başarı değil Fenerbahçe'nin başarısıdır.

Cavcav'a sesleniyorum buradan.Ankara'ya Parmalar'ı Valencialar'ı,Blackburnler'i getirsin. -40 derece olsa gene canlı canlı izlenir.

Filmlerde "kötü adam" hastalığı

Sevmiyorum kardeşim iyi adamları. Hep bayık,hep can sıkıcı tiplerdir. Gören Allah onları iyilik yapsın diye göndermiş sanacak. Nerede kötüdeki doğallık ve samimiyet? Sonu iyilerin kazandığı hiçbir filmden haz almamak ruhsal bir bozukluk mudur yoksa yandan yemiş hayatların filmlere saçılan öfkesi midir? Kötüler kazansın:

Bıyık olmadan olmuyor bu adamın kötü imajı ama kazanmış ya ona bakalım.

23 Kasım 2008 Pazar

Menemen

Bekarlık sultanlıktır sözünü sultanlaştıran en büyük icattır. Yanında çay olmadan yiyeni dövüyorlarmış.(çay bardağının ince belli olması gerektiğini söylememe gerek yok galiba.) Mavi-siyah tavamla özdeşleşmiştir kendileri.

22 Kasım 2008 Cumartesi

İncelikler yüzünden | 11

-Bazen öldüğümü düşünüyorum.Biricik anacığımın,anneanneciğimin, babamın, az ama öz dostlarımın gözyaşlarını... Yaşamak için çabalamıyorum ama ölüm sonrası durum aklıma geldiğinde de ölmek istemiyorum. Öyle ince bir çizgiymiş ki yaşamla ölüm arası. Daha İrlanda'ya gidecek gezecek belki de yaşayacaksın,gençken MK1 yaşlanınca bir Dodge Charger süreceksin, Allah'ın cezası işletme diplomanı alıp kep törenine sarhoş geleceksin, o diplomayı aileme gösterip onların mutluluğunu buruk da olsa izleyeceksin, tarih profesörü olup ülkemiz tarihini Avrupalılar'ın şekillendirmesini engelleyip Avrupa'nın canına ot tıkayacaksın can dostunla aynı eve çıkıp sabahlara kadar 6-6 biten FIFA maçları oynayacaksın, belki hayatının kadınını bulup evlenip çok mutlu olacaksın, çok sevdiğin Tavlusun'una kavuşacak dede yadigarının yok olmasını engelleyeceksin,çocuğunu safkan Erciyessporlu yapacak,onu Erciyesspor altyapsına verecek Zidane düzeyinde futbolcu bile olsa başka hiçbir takımda oynamadan sadece Erciyesspor'da 17 veya 38 nolu formayla attığı golleri izleyeceksin gibi bazen tutarlı bazen de uçuk hayaller geliyor aklıma. Kavak Yelleri'ndeki Efe gibi yamuk ağız bir gülümseme oluşuyor.Sonra alt dudak bir çocuk misali bükülüp yerini hüzüne bırakıyor.

-Biricik dedem keşke yaşasaydın... Her gün çok sevdiğin beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın şarkısını dinlerim. Sen varken hayat başkaydı. Rahmet istiyorsun sanırım ki adını andırdın gene. Keşke ben de senle beraber ölseydim. Asla kopmazdık dede-torun olarak. Sensiz içilen her çorbanın tuzu eksik,her ekmek saman, her yağmur hüzünlü, her güzellik çirkin. O mavi gözlerindeki ışıkla aydınlandık biz. O ışık olmadan önümüzü göremiyoruz koca çınar! Dallarının tatlı tınısı kulağımda çınlanıyor,gözlerime buğu olarak dönüyor. Bir kez daha olsun rüyamda göreyim seni lütfen. Senle vedalaşalı 5 yıl oldu ama her 25 Haziran değil her gün acım aynı şiddette. Ölüm fani ama funny dünyanın en soğuk şakasıdır insanlığa. En soğuk şakandı ölümün birtanem mavi gözlü dedem. Ben senle bir kez olsun emektar Kartal'la sol şeritte 40 km hızla gidip yılların yıprattığı kasetten boğuk boğuk çıkan tınıda bir tatlı huuuzuuuuur almaaaya geldiiim ah Kalammmmııııştaaaaaa ah Kalamııııııışta'yı dinlemek istiyorum.

- 10 ve 11 numara yaramadı. Sen defansın vazgeçilmez adamısın be abi diyorlar. Gerçekten de en zorlandığım incelikelr yüzünden serisi.Bu seferki tamamen kişisel oldu. Blogsal konulara değinmişken çok da sık yazmamama rağmen ısrarla takip eden herkese teşekkürlerimi sunuyorum. 20000. tıka da ulaştık.Blogun 1 yaşını kutlayamadık bari buna sevineyim.Narsist tutumu sevmiyorum.Yok benim blogum aslan,kaplan,ben istersem nice dağları deviren yazılar yazarım şeklinde havalara(trip) giremem. Kendi halinde paranoyak bir zatın not coool hatta never cool but original tadında kafasına estiğinde yazdığı üç beş cümlecik işte. Not cooldan kasıt blogun tribünlere oynamayışı but originalsa kopyala yapıştır üç spor haberi bir taş hatun resimli bloglara inat çamurdan olsun bizim yazımız olsun abi mantığıdır. Ne mantık ama(!)

Rakipsiz

Abideki ciğer ciğer değil körük mübarek.Photoshop olabilir mi düşünceleri geçerli ama gerçekse de adamcağız 40'ını göremeden ölür gider.

+10

18 Kasım 2008 Salı

Kabus

San'at abidem. Ajdar'ın müzik konusundaki başarısına resim dalında en ciddi rakip Kabus. 8 sene sonra kare Şahinler'den sonra bunu ürettik. Kabus gıreyt turbo injekşını Almanlar'a gönder olur mu Mr. Derviş?

Not: Eğer VW bu aşheseri görüp de Golf üretimini durdurma kararı alırsa tek sorumlusu sensin Derviş.

Kim sevmez ki?

Yorum yapmaya dahi kıyamıyorum.

21. yüzyılda kız milleti

- Kızılay'da daha ortaokula giden kızlarda mini etek,ellerinde sigara,yanlarında saçı başı bir garip erkek demeye bin şahit isteyecek yaratıklar görüyorum. Ellerinde çoğumuzun ömründe görmediği son model cep telefonlarını da ilave ediyorum. Bir de hep merak ediyorum çakma converse alana kadar ayacıklarınızın sağlığını düşünüp hiç mi orijinal ayakkabı almazsınız 6 ayda bir çakma converse alana kadar?Halüsünasyon mu görüyorum doktor Erol Beey? Hepsini bağlayıp sabahlara kadar o şarkıyı dinletmek istiyorum.

-Erkekler için kızların geçmişi,kızlar içinse bir erkeğin hayatına giren son kız olmak önemlidir. Erkekleri bir başka yazıda inceleyeceğiz ama konumuz kızlar şimdi. Şahsen bu konuda eşitliğe inanırım. Bir kızın geçmişini önemseyen bir erkeğin de mazisi temiz olmalıdır. Ancak soruyorum 10 tane erkeğe sevgilim,aşkım demiş bir kız size aşkım,canım,cicim dese bunların gözünüzde ne kadar kıymeti olabilir? Daha ortaokul yıllarında giyilen mini etekler ve açık kıyafetlere bakan erkekler gelmez mi aklınıza? Ya da eski sevgileriyle yaşadıkları? Geçmiş asla geçmişte kalmaz çoğu erkek için. Çoğumuz içimizin ne kadar kanayacağını bile sevgililerine geçmişlerini anlatmalarını istememiş midir?

- Bir de kızların şu bir türlü algılayamadığı kanka meselesi var. Bir kere hadise baştan hatalıdır.Kanka eski dilde kan kardeşi demektir. Kanka kelimesini abuksubuk manalarda kullananlara bu açıdan baştan patlarım zaten. Amaa biz sadece arkadaaaşııııız der kızlar gevrek gevrek. Erkek,resmen kızcağızın içine düşüyordur ama kız bunu ya farketmez,ya da farketmek istemez. Hayatım boyunca çevresinde çok kız bulunan erkeklere de hoş gözle bakmamışımdır bu yüzden. Erkeğin çevresindeki kız sayısı da az olmalıdır,kızların çevresindeki erkek sayısı da az olmalıdır. Kendi cinsiyle geçinemeyen insanlara hep hastalıklı gözle bakmışımdır. Ayrıca her iki cins için de sevgili olma durumlarında sevgilisinin etrafında karşı cinsten arkadaşların bolca oluşu bir dezavantajdır. Devir çok kötü, insanlara güvenmek hiç kolay değil. Hele insanları olduğu gibi kabul etmeyen, kendi değer yargılarına uygun insanları seçen bizler için... Şahsen istemem kız arkadaşımın etrafında on tane erkek. Dünyada kadın nüfusu erkek nüfusundan fazlayken çivisi mi çıktı hem cinslerinizin?

-Bir de trip mevzusu vardır. Potansiyel abaza olarak nitelendirdiğimiz kıro olarak da adlandırabileceğimiz bir erkek sınıfının her önüne gelen kıza asılması sonucu kızlar ister istemez şımarırlar. Beğenilmekten hoşlanırlar çünkü. Hoş kadınların kimyası çözülememiştir henüz. Sadece bu meseleye bağlamak haksızlık olur ama önemli bir kalemdir elbet. Kendisini firavunlaştıran kız milleti unutur ki her firavunun bir Musası vardır. Kim takar ki Musa'yı,firavunu gerçi? Sen birşey yaparsın hatalısındır ama bir kız aynısını yapınca kesin bir mazareti vardır. Trip üstüne bambaşka bir yazı daha yazılabilir.

-Çok merak ediyorum. Klasik bir sorudur ama neden mankenlik ajansından çıkma kızların yanında neden hep kıro erkekler vardır? Kıronun kaybedecek birşeyi olmamasından ötürü diline vuran kontra atakları mı golle sonuçlanıyor yoksa Türk kızları mı gerçekten zevksiz? Yalnız olduğum dönemde hep merak ediyordum ama istersem evli olayım isterse hayatımda hiçbir kız arkadaş olmamış olsun bu merakım baki alacaktır zaman zaman şiddetlenen zaman zaman hafifleyen şekilde.

-Kaçan kovalanır konusu da bambaşka bir hadisedir. Değer verdiğini gösterirsiniz, arar sorar hediyeler alırsınız. Karşınızdaki insansa sizden soğur. Bu durum her iki cins için de geçerlidir. Ancak akl-ı selim hiçbir insan evladı karşısındaki insan seni seviyorum diye aradığı zaman,sevgi ve ilgi gördüğü zaman karşısındaki insandan uzaklaşmaz.Aksine şefkatini,merhametini gösterir karşı tarafa. Ancak gene 70lerde kaldın be Roy. Bu devirde sevginizi göstermek suç oldu hakim bey. Ruhsuzluk prim yapıyor,sevginin yerini cinsellik alıyor artık.

- Çok değer verdiğim bir dostum kızları olduğu gibi kabulleneceksin kardeşim demişti. Bırakınız onlar sizi olduğunuz gibi kabul etsin,kabullenemiyorsa da eyvallah diyip çekip gidebilmektir aslında bizi biz yapan.

Rahat uyu

Kelimeler kifayetsiz, konuşsam tesiri yok,susam gönlüm razı değil.Hala yazarken bile hıçkırıklara boğuluyorum. Sana uzun uzun yazıyorum canım kardeşim. Gyepesto eğer lüzum görürse yayınlar mektubumu eline ulaştığında... Hala msne girip yaşıyorum bilader deli misin sen demeni bekliyorum. Bu bekleyiş öldüğüm güne kadar sürecek. Yeminim olsun sana.

12 Kasım 2008 Çarşamba

İncelikler yüzünden | 10

-Bu yazıyı birisi acaba incelikler yüzünden şarkısının bende olup olmadığını sorar mı cevabını bekleyerek ertelemiştim. Teşekkürler margo.

-Garip günler. We are the people our parents warned about modu. Bir kötülüğüm de yok aslında ama bir baltaya da sap olamadım şu yaşımda. Millet almış diplomasını sen hala kopya çekmeyeceğim,5 dakikada Beşiktaş yapıp sınavlardan ya AA,ya FF alırım derdindesin be adam. Anlatamam gördüklerimi o neşeli çocuğa...

-İnsanın kendisinden ve doğrularından ödün vermemesinin bedeli ağırmış. Farkettim ki gözyaşı dökebilme yeteneğimi kaybetmişim. Soğan falan doğramalı gözüme doğru.

-Gözlerim seğiriyor günlerdir.Stresstenmiş efendim.Western filmi efekti. Kötü adam tam bar kapısını tekmeler. İçeridekileri süzer. O sırada sağ göz seğirir.

-Az zamanda çok vize. Bir de o talihsiz olay eklendi. Neden herşey üstüste gelir anlamıyorum. Mistik yönü güçlü bir insanım.Herşeyde vardır bir hayır demekle kalıyorum ama Nefes Pilsen'i de ihmal etmiyorum. Hayatımda ilk defa fiziksel sancılarımı haffiletsin diye onu kullandığıma tanık oluyor tarih.Tarihin de çok umurundaydı sanki.

- Modjo-Chillin'. Çocukluğumun şarkısı. 2 gündür başka hiçbir şarkı dinlemiyorum. I feel so hot,dancing all night..You blow my mind cause you're so fine... Zaten birkaç tahtam eksikti. Şu son bir hafta artık basamakları zıplaya zıplaya geçmek zorunda bıraktıracak insanları.

-Top geçer adam geçmez dedik yıllarca. Hayat çok şık çalımlarla bizim defansı geçmiş utanmasa fileleri yırtacak füze gibi bir şutla 90'a takmış golünü. İkinci kez hayatspor üzerime yüklenirken kendilerine feci bir foul yapmışım,hakem neyseki görmedi. Golü hayatın filelerine yollarken çok teknik olmadığını ama ağları yırtan bir gol attığımı görüyorum. İkisi de gol değil mi sonuçta? Hayat fena halde futbola benzer.

-Mavi-siyahla özdeşleşir miyim? Olur da ölürsem tabutumda mavi siyah olur mu acaba? Mavi,siyah ile birleşti adı aşk oldu demiş bir abim. Bazen boş işler mi bunlar diyorum ama sanırım bize futbolu sevdiren futbolun kendisi değil ona yüklediğimiz anlam. Futbolun kendisine bakınca oturduğu yerden trilyonlar kazanan cahiller ordusu,yüklediğimiz anlama bakınca bir yaşam tarzı. Futbolu sevmeyenler ikincisini asla anlamıyor.

-Yerel seçimler yaklaşıyor. Sonucu belli olan bu seçimin yapılmasına dahi gerek yok.Ülke ekonomisine de tonla zararı var. İdealistlikten gerçekçiliğe geçilen sancılı süreçteyim galiba. Ankara için bir tarafta Ankara'nın baltalı firavunu, öbür tarafta azınlık faşizanlarıyla işbirliği yapmış ve çıkar için kapışan birisi olunca heyecan kalmıyor zaten. Beypazarı belediye başkanı kontra yapmış ama keşke Beypazarı'nda gol atmaya devam etseydi.

11 Kasım 2008 Salı

Aşk

30 yıl eskitemedi. Ayakta kalan her Golf MK1 GTI, her tarafı parıldayan 106lar'ın kabusu olmaya devam edecektir. GTI sınıfının ilk arabasından da bu beklenirdi zaten. Hiçbir GTI onun yerine alamadı,alamaz da. 30 milyar verip sıfır araba alacağım diye parıldayan teneke alan insanlara hayretle bakarım. 30 milyara 2 tane MK1 toplanabilecekken veya bir Golf 3 alınıp elden geçirilebilecekken yazık oluyor hız tutkunlarının paralarına.

Sevdiğim "en yeni" klasik araba budur.

Can Alıcı Şarkılar # 5

Sezen Aksu'nun bir şarkısını paylaşacaktım ama şimdilik Bülent Ortaçgil'den devam edeyim istedim. Her dinleyişimde içimden birşeyler kopar gider uzaklara doğru. Sinirler bozukken ve aşırı yorgunken gözler kapatılıp dinlendiğinde insanı bu dünyadan koparıyor resmen. Şarkının isminin Eylül akşamı olmasından mıdır nedir hep aklıma yapraklarını yavaş yavaş dökmeye başlayan kocaman ağaçlar ve bir park geliyor. Hayatı ıskaladığım bir an.Herkes koşuşutururken bir banka oturmuş, usul usul içtiğim sigaramla hasrete andığım anılar,insanlar...

Bülent Ortaçgil-Eylül Akşamı

Hiçbir Neden Yokken, yada Biz Bilemzken Tepemiz
Atmış... ve Konuşmuşuzdur. Onca Neden Varken ve
Tam Sırası Gelmişken Hiçbirşey Yapmamış ve
Susmuşuzdur. Aynı Anda Aynı Sessiz Geceye Doğru
İçim Sıkılıyor Demişizdir. Aynı Sabaha Uyanırken
Kimbilir Aynı Düşü Görmüşüzdür.

Olamaz mı?
Olabilir.

Onca Yıl Sen Burada
Onca Yıl Ben Burada
Yollarımız Hiç Kesişmemiş
Şu Eylül Akşamı Dışında.

Belki Benim Kağıt Param, Bir Şekilde, Döne Dolaşa
Senin Cebine Girmiştir. Belki Aynı Posta Kutusuna,
Değişik Zamanlarda da Olsa, Birkaç Mektup
Atmışızdır. Ayın Karpuz Dilimi Gibi Batışını
İzlemişizdir Deniz Kıyısında. Aynı Köşeye
Oturmuşuzdur Köhnede Belki de Birkaç Günarayla

Olamaz mı?
Olabilir.

Onca Yıl Sen Burada
Onca Yıl Ben Burada
Yollarımız Hiç Kesişmemiş
Şu Eylül Akşamı Dışında.

Bostancı Dolmuş Kuyruğunda Sen Başta Ben En
Sonda Öylece Beklemişizdir. Sabah 7:30 Vapuruna
Sen Koşa Koşa Yetişirken, Ben Yürüdüğümden
Kaçırmışımdır. Aynı Anda Başka İnsanlara, Seni
Seviyorum Demişizdir. Mutlak Güven Duygusuyla,
Başımızı Başka Omuzlara Dayamışızdırç

Olamaz mı?
Olabilir.

Onca Yıl Sen Burada
Onca Yıl Ben Burada
Yollarımız Hiç Kesişmemiş
Şu Eylül Akşamı Dışında
.

7 Kasım 2008 Cuma

Bir tat bir doku

bir ara Sunderlan kendisini gerçekten almaya çalışmış. Hatta 10 Ağustos 2008'de de Man City teknik direktörü Hughes hiçbiryere gitmiyor o demiş. Ne güzel olurdu Sunderland'de oynasa.

İnsanlığı dikkatimi çekti:

S.Ireland charity

Not:Anlayamadığım bir şekilde ısrarla ilk iki cümleye url veriyor blogger. S.Ireland haricinde diğer cümlelerde url yoktur.

Kedilerim





Yıllardır baktığım anne kedi ve ikinci nesil yavruları...

Kedilere çocukluğumdan beri hayranım. Tamam köpek gibi sadık değillerdir sahiplerine ama en fazla tırmalayarak zarar verebilirler,köpek gibi kolunuzu koruma şansı yoktur garibanın. Miiiuuuv diye karşıma geçen bir yavru kedinin hele de bıyıkları yere değiyorsa otomatikman teslim oluyorum. Malum öğrenciyiz çoğu zaman sütün içine bandırılmış ekmekten ve peynirden başka çok da iyi bakamıyorumama biliyorum ki başkaları onları kedi mamalarıyla besliyor.

Hayvanlar aleminin en asil hayvanlarından birisidir kedi. Şaşırtıcı bir şekilde hiçbir şekilde tam olarak evcilleştirememiştir insanoğlu onu. Ankara ve Van kedisi gibi evcilleşen istisna türler varsa da kedi özgür hayvandır. Evde beslenen kedilere bu yüzden çok acırım. Sokakların efendisidir kedi.

Özellikle son foto biraz daha netleştirilerek takma adı black cats olan Sunderland'e gönderilebilir:


4 Kasım 2008 Salı

Sınavlar


4 gün 7 sınav. Erken tatil yapacağına sevinen mazoşist öğrenci diye buna derim. 2 haftada bir gün durup bir gün sınava girmektense bir anda hepsine girer kurtulur derslerin de kesildiği ikinci hafta tatilimi yaparım bir güzel. Sınavların vazgeçilmezi çaya selamlar olsun.